Ve pembeyi çıkarmak için saçımı havuza daldırmayı denemeye, karar verdi. | Open Subtitles | وقرر ان يضع شعري بالمسبح حتى يتغير لون المسبح الى الوردي |
...ve çok ciddi bir şey konuşurken şişme havuza düştü. | Open Subtitles | بينما نحن في نقاش جاد جدًا سقط في المسبح الصغير |
Eşimle havuzda margarita içerken, üstelik annemgil çocukları bir haftalığına almışken. | Open Subtitles | أتناول المارغريتا مع زوجتي عند المسبح وأجعل والدايّ يرافقان أبنائي لأسبوع |
havuzun sığ kısmından başka bir yere gitmeye izni bile yoktu. | Open Subtitles | إنه لم يُسمح له أن يبتعد عن الحافة الضحلة من المسبح. |
Belki de Havuz ailemizin ihtiyacı olan bir şey değildir. | Open Subtitles | ربما يكون المسبح من أحد الأشياء التي لا تحتاجها العائلة |
Bu Havuz ne ki. Arkadaşımın dev gibi bir havuzu var. | Open Subtitles | والآن هذا المسبح لا شيء عندي صديق عنده مسبح كبير جداً |
O kirli lastiği havuzdan çıkar, yoksa cidden tepemi attıracaksın! | Open Subtitles | والآن أخرج ذلك الإطار القذر مِن المسبح أو سأغضب حقّاً. |
O havuza girerek bu çocukları bir hastalık riskine maruz bıraktın. | Open Subtitles | عرضت للخطر هولاء الصغيرات لخطر صحي محتمل عبر دخولك لهذا المسبح |
Possumun başına gelenlerden sonra Manny'i havuza sokana kadar canım çıkmıştı. | Open Subtitles | انا بالكاد اسمح لـ ماني بالاقتراب من المسبح بعد حادثة التمارض |
Git yiyecek bir şeyler al, havuza gidip kızlarla tanış. | Open Subtitles | اذهب تناول الطعام او اذهب انزل المسبح او رافق بعد الفتيات |
Ama pratik olsun diye havuzda yüzüstü yatarak yapıyordum. | TED | لانه في التدريب كان رأسي عادة موجهاً إلى الأسفل .. وأكون عائما في المسبح |
havuzda olmadığına göre biri onu çıkarmış olmalı. | Open Subtitles | إن لم يكن فى المسبح فلابد أن شخصاً ما أخذه |
Bu havuzda sevişmiştik, hoşuna gitmişti, unuttun mu? | Open Subtitles | مارسنا الحب معا في هذا المسبح وقد أحببت ذلك، أتذكرين؟ |
Bugün, havuzun kenarında yürürken yüzeyin altında ters giden bir şeyler olduğunu haber veren kız ben oluyorum. | TED | اليوم، أستطيع أن أكون تلك الفتاة التي تمشي قرب المسبح لأقوم بالإنذار أن هناك شيء يحدث تحت السطح. |
havuzun sonundaki yeşil mayolu kızı gördün mü? | Open Subtitles | أترى عند نهاية المسبح, تلك الفتاة بملبس السباحة الأخضر ؟ |
Burası da Havuz değil, ama en azından doğru zamana geldim. | Open Subtitles | هذا ليس المسبح أيضا ولكن على الأقل وصلت في التاريخ الصحيح |
Havuz bakıcısı sizi arıyor, Bay Heep. Birazdan geleceğinizi söyledim. | Open Subtitles | رجل المسبح كان يبحث عنك قلت له أنك ستأتي قريباً |
havuzu kurtarabilmek için bütçeden kesinti yapabileceğin bir şey var. | Open Subtitles | يوجد مدينة يمكنك خفض ميزانيتها هذا سيحافظ على المسبح غالبا |
havuzu tahliye ettiler mi etmediler mi tam hatırlayamıyor ama kimin umurunda ki? | Open Subtitles | لا يمكنه تذكر إن قاموا بإفراغ المسبح أن لا ولكن فيم يهم ذلك؟ |
Ama anladığım kadarıyla, onu havuzdan anımsayan bir tanık var. | Open Subtitles | ولكن مما فهمت هناك شاهد يثبت أنه قريب من المسبح |
Yorgun, gergin, havuzdan vazgeçtim. | Open Subtitles | متعباً للغاية، ومشدوداً للغاية فتخطيت أمر المسبح |
havuzdaki adam McCallum değil miydi yani? | Open Subtitles | ان الشخص الذى فى المسبح ليس السيد ماكالم |
Ama bu beşik yaratığı çocuk havuzuna kafalama atlamış yani çok daha fazla şiddet gösterisinde bulunması tamamen ihtimaller dahilinde. | Open Subtitles | ولكن هذا المعتل المخيف يذهب ، أولاً طفلة المسبح لذا فكرة بأن يهم ، إلى العنف وبدون مقدمات فكرة ممكنة بلاشك |
Bu durumda Atlantik Ticaret Bankası, yüzme havuzunun güvenliğini sağlamadan ve çocuklar için bir tehlike oluşturmadığından emin olmalıdır. | Open Subtitles | وفي هذا الحالة المالك هو بنك أتلانتك التجاري أن يؤمن سلامة المسبح وأن يضمن ألا يكون خطرًا على الأطفال |
Elbette, havuzunu salsa sosuyla doldurmak istiyorsan o kadar da kötü alışveriş olmaz. | Open Subtitles | بالتأكيد لن يكون عرضا سيئاً لو انك تريدين ان تملئي المسبح لديك بالصلصة |
Çünkü, bir erkeğin atlama havuzunda görmek isteyeceği en son şey, kankasının takımlarının saatte altmış kilometre hızla üzerine gelmesidir. | Open Subtitles | لأن آخر شيء يريد أن يشاهده الرجل وهو في المسبح.. هو مؤخرة صديقه منطلقة نحوه بسرعة 40 ميلاً في الساعة |
Nasıl olduysa havuzumuz bunların yapılacağı ülkedeki en iyi yer haline geldi. | Open Subtitles | بطريقة ما, المسبح الذي يوجد في بيتنا أصبح أفضل مكان لفعل ذلك |
Havuzcu çocukla yatıyorum. | Open Subtitles | التسكع مع فتى المسبح |