| Yo, hayır! bataklık sonsuza kadar böyle devam edemez adamım. | Open Subtitles | لا يمكن أن يمتد هذا المستنقع إلى ما لا نهاية |
| - Bayım, ...ateş topları, bataklık gazlarıyla ilgili öykülerden farksızdır. | Open Subtitles | الفوكسفيري لا شيء أكثر من قصة شبح حول غاز المستنقع |
| Ama batıyordum, bataklığa değil, bu sefer biyografiye, bütün hayatımla birlikte. | Open Subtitles | لكن كنت أغرق ليس في المستنقع لكن في السيرة حياتي بأكملها |
| Ama kardeşim o bataklıkta aç ve üşümüş iken neden onlara götüreyim ki? | Open Subtitles | لكن لماذا يأخذون الملابس بينما أخى فى المستنقع جائع و يشعر بالبرد ؟ |
| Ben bu tarafa gidiyorum. Sen de bataklığın oraya git. | Open Subtitles | سأذهب من هذا الطريق وأنت أذهب من هناك إلى المستنقع |
| bataklıktan çıkıp benim mekânıma geliyorlar, kan döküyorlar çünkü iş yapmayı bilen yok. | Open Subtitles | ،ينزحون من المستنقع ،يأتون هنا، لدياري ،ويسفكون الدماء لأنه غير كفء في عمله |
| Sürahi bitkilerinin ortama hakim olduğu bu misafirperver olmayan bataklığı ele alalım. | TED | على سبيل المثال، فهذا المستنقع الموحش، حيث تسود نباتات الإبريق. |
| İş adam öldürmeye gelince, bataklık bunu tek başına yapabilir. | Open Subtitles | عندما يتعلق الأمر بقتل الناس المستنقع ليس بحاجه لأي مساعده |
| bataklık sularından sivrisinek sürüleri çıkıyor ve güneş gülü hazır. | Open Subtitles | ينشأ البعوض بأعداد هائلة من مياه المستنقع وال سنديو جاهزة |
| Annemin bulunduğu şu bataklık var ya, biraz araştırma yaptım. | Open Subtitles | ذلك المستنقع حيثُ تم العثور على امي، قمتُ ببعض الحفر |
| Bu kuşu seviyorum, çünkü bir bataklık kuşu, tamamen bir bataklık kuşu. | TED | انا احب هذا الطائر لأنه من طيور المستنقعات، طائر المستنقع بكل معنى الكلمة. |
| Hemen burada yer alan Gramercy Parkı'ndaki bataklık. | TED | أو المستنقع في منتزة جارميرسي، في هذا المكان. |
| Çoktan ısırılmıştın. bataklığa terk edilmiş küçük vahşi bir çocuktun. | Open Subtitles | لقد كنت ذلك الولد الصغير الشقي , منبوذا في المستنقع |
| Büyük bir çoğunluğumuz isteyerek bir bataklığa gitmez. | TED | لن يذهب أغلبنا بمحض ارادته وعن طيب خاطرٍ الى الطريق المؤدي إلى المستنقع. |
| Eğer herhangi bir nedenle erken atlarsak bataklığa düşer ve boğuluruz. | Open Subtitles | الآن و إذا حدث اي خطا و هبطنا مبكرا نهبط في المستنقع و نتعطل |
| Geçen Cadılar Bayramı'nda bataklıkta bir tur grubuna rehberlik ediyordum. | Open Subtitles | توليت قيادة مجموعة سياحية في المستنقع ليلة عيد القديسين السابقة |
| bataklıkta yolumuzu bulmak için atabileceğimiz adımlar var. | TED | كذلك هناك خطوات يمكن أن نتخذها للتنقل في طريقنا من خلال المستنقع. |
| Şimdi hep beraber bataklığın korkutucu hayaletlerle dolu bölümüne gireceğiz. | Open Subtitles | والآن، سنتجه إلى جزء من المستنقع توجد به الأشباح المخيفة |
| Birkaç saat önce, onları deniz uçağıyla bataklığın ortasındaki küçük bir kabine bırakmış. | Open Subtitles | لقد انزلهم منذ ساعات قليله من طائرة بحرية.. مقطورة صغيرة فى منتصف المستنقع. |
| Yırtık pırtık kıyafetli bir kadın, yedi dev akrep tarafından kuşatılmış şekilde bir bataklıktan çıktı. | TED | انْبثقت امرأة ُُبحُلّةٍ رثّةٍ من المستنقع محاطةٍ بسبع عقارب ضخمة. |
| Eğer motel civarındaki bataklığı araştırırsanız, sanırım... | Open Subtitles | اذا ذهبتم لذلك المستنقع الواقع قرب الفندق |
| Ben kuzeyden başlarım. Black Swamp'taki misyonerlikte buluşuruz. | Open Subtitles | و سأبدأ أنا من الناحية الشماليه و سنتقابل فى المستنقع الأسود. |
| Şimdiden bataklıktaki gemilerini bulduk. | Open Subtitles | و لقد حدّدنا موقع سفينتهم مسبقاً بجانب المستنقع. |
| Sen mumu kaptığın gibi çalılıkta bir ışık söndüğünü gördüğüme yemin ederim. | Open Subtitles | أقسم أننى قد رأيت ضوءاً هناك فى المستنقع ، حين قمت بالتقاط الشمعة |