| Çünkü tam o saatte yaşlı kadın para dolu çuvalı sürüklüyor. | Open Subtitles | 35 لأنه حينها تجرّ السيدة الشقراء المسنة أكياس المال عبر الأرضية |
| - Zamanla olur. yaşlı götleri sile sile yakında Florence Nightingale olursun. | Open Subtitles | سنحولك إلى نسخة من الممرضة التاريخية فلورنس نايتنغل في مجال المؤخرات المسنة |
| Sen güzel hizmetçi kızı oynamak istemiştin ben de acuze yaşlı eşi oynayacaktım. | Open Subtitles | أردتِ لعب دور الخادمة الصغيرة الجميلة و كنتُ سألعب دور الزوجة المسنة القبيحة |
| Ya da standart tekerlekli sandalyeleri elektrikli ve havalı sandalyelere çevirsek yaşlı nüfusun mobilitesine yardımcı olur mu? | TED | أو، هل يمكننا المساعدة في تنقل الفئة المسنة بتحويل الكراسي المتحركة العادية إلى سيارات كهربائية ممتعة؟ |
| Ayrıca, yaşlı hücreler, işlevlerini genç olanlar gibi yapamaz. | TED | وبالإضافة إلى ذلك، فلا تؤدي الخلايا المسنة وظائفها بنفس كفاءة الخلايا اليافعة. |
| O yaşlı keçi hala ortalıkta dolaşıyor mu? | Open Subtitles | هَلْ تلك العنزةِ المسنة ما زالَتْ تتجول هنا؟ ' |
| Ben çocukken ölmek için verandanın altına sığınan yaşlı bir köpek vardı. | Open Subtitles | أتعلمين، أتذكر عندما كنت طفلا هل رأيتِ كلباً يحتضر من قبل؟ أتعلمين، أحد هذه الكلاب المسنة |
| Geçen gün gittiğin yaşlı bayan seni tekrar çağırdı. | Open Subtitles | تلك السيدة المسنة التي قمت بالتوصيل لها لديها شيء اخر لك لتاخذيه |
| En azından yaşlı bayanlarla ve çocukların çalışmasına izin vermiyor. | Open Subtitles | على الأقل فهي لم ترسل السيدات المسنة والأطفال للعمل |
| "Senin yaşlı annen yalnız yaşıyor ve senin yanına taşınmak istiyor. | Open Subtitles | "والدتك المسنة تعيش وحدها وتسألك لو يمكنها أن تنتقل للعيش معك |
| "Senin yaşlı annen yalnız yaşıyor ve senin yanına taşınmak istiyor. | Open Subtitles | "والدتك المسنة تعيش وحدها وتسألك لو يمكنها أن تنتقل للعيش معك |
| Sana yaşlı kadın hakkında sorular sarmalıydılar ve sen de bilemeyecektin. | Open Subtitles | يستدرجونك ويسألونك عن السيدة المسنة ولن تعرف شيئاً عنها |
| Onun için sana birkaç dolar ve oğlun için birkaç kart vereyim de Ally'ye o kartı annemin ona verdiğini söyleyeyim, yaşlı kadını mutlu etmiş oluruz. | Open Subtitles | مسنة لم لا أعطيك بضعة دولارات وعندها يتسنى لك شراء المزيد من البطاقات لابنك وعندها اقول لآلي ان أمي أعطتها إياها وندخل السرور لقلب المرأة المسنة |
| O zaman sen git dansa kaldır, yaşlı bunak! | Open Subtitles | إَذْهبُ واطلب منها أنت أيها الضرطة المسنة |
| Hayat nehrinde yaprak gibi yüzüp yaşlı kadını öldürmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن تعوم مثل ورقة على نهرِ الحياة و نقتل السيدة المسنة |
| yaşlı ve sıkıcı annen ile birlikte yemekten hoşlanmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنك لا تحبين تناول الطعام مع أمك المسنة |
| İlk olarak gidip Daniel'i ardından yaşlı bayanı alacağız, tamam mı? | Open Subtitles | فسوف نحصل على دانيال أولا وهذه السيدة المسنة. حسنا؟ |
| Ben de senden nefret ediyorum, seni kaşar yaşlı cırtlak baykuş. | Open Subtitles | أنا أكرهك أيضاً , أيتها البومـة المزعجة المسنة |
| Bunu o zavallı yaşlı kadına geri vermeliyiz. | Open Subtitles | ينبغي بنا أن نعيدها إلى تلك المرأة المسنة المسكينة |
| Sana başka bir şey diyeyim öyleyse, yaşlı bir kancıktan başka bir şey değilsin. | Open Subtitles | اخبركِ بشئ آخر, انتي الكلبة المسنة الوحيدة , على كل حال. |