Onları geleneksel Hıristiyan tutum ve değerlerini terk etmeye zorladı. | Open Subtitles | تحدّاهم للتخلّي عن مواقفهم المسيحيّة التقليديّة وقيمهم. |
Bu Hıristiyan erdemlerini bana atfetmiyor dünya artık. | Open Subtitles | كل هذه الفضائل المسيحيّة التي لم يعد العالم يصفني بها |
Hristiyanlık başka ülkelerde büyüyebilir, ama burada, Japonya'da olmaz. | Open Subtitles | ربما تنمو المسيحيّة في أراضٍ أخرى ؛ . لكن ليس هنا في اليابان |
Hıristiyanlık yakın zamanda imparatorluğun devlet dini haline gelmişti. | TED | وصارت المسيحيّة أخيرًا الدين الرسميّ للإمبراطورية. |
Bu dini savaşlarda, Avrupalılar, "Kutsal Hristiyan Toprakları" olarak gördükleri bölgeyi almak istiyordu. | TED | في هذه السلسلة من الحروب الدينيّة، شكّل الأوروبيين حملات للاستيلاء على ما يعتبرونه الأرض المسيحيّة المقدسة. |
Ama Japonya'da bir değeri olmadığı için Hristiyanlığı burada yasakladık. | Open Subtitles | لكنّنا نحظر المسيحيّة هنا . لأنها لا تعود على اليابان بأيّ نفع |
Hristiyanlığın sapkınlık olduğunu biliyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | تعلمون أنّ المسيحيّة بدعة و هرطقة، أليس كذلك ؟ |
Kendilerine İngilizce öğretildi, batılı kıyafetler giydirildi, Hıristiyanlığa döndürüldü ve kral ve kraliçeye takdim edildi. | Open Subtitles | علّموههم اللّغة الأنجليزيّة, وألبسوهم ألبسة غربيّة, كما حوّلوهم للديانة المسيحيّة, وعرضوهم على الأمير والأميرة. |
Hıristiyan öğretilerindeki hataları anlatıyor. | Open Subtitles | يتحدّث عن أخطاء التعاليم المسيحيّة |
Bu bir Hıristiyan kadehinden farklı görünüyor. | Open Subtitles | تبدو الكؤوس المسيحيّة مختلفة هنا |
Anneme beni "Hıristiyan Kardeşler" okuluna götürmesini söyledi. | Open Subtitles | هـوبي أوهاليرن" أخبر أمـي ان" تأخـذني إلى الإخويـة المسيحيّة |
Hıristiyan değerleriyle kutlamamızın bir yolu. | Open Subtitles | إلى إحتفال إيجابي بالقيم المسيحيّة |
Ve sonraki bazı ince alaylara rağmen, Amerikan Hıristiyan köktenci hareket cephaneliği için eski zaman dinine inananlarla modernistler arasındaki siyasi ve kültürel boşluğun boyutlarını gösteren büyük bir silah olduğunu kanıtladı. | Open Subtitles | وبالرّغم من المهزلة العلميّة بعد ذلك, إلا أنّها أثبتت ضربة موجعة للحركة المسيحيّة الأصوليّة في أميركا, والتي أبانت مقدار الفجوة السياسيّة والثقافيّة بين المؤمنين بالدّين القديم والمُجدّدين. |
İddia makamında, "Dünya Köktenci Hıristiyan Birliği", William Jennings Bryan'ın hizmetlerini garantiye almıştı. | Open Subtitles | بالنسبة للإدّعاء, أمّنت الرابطة العالمية المسيحيّة الأصوليّة خدمات (ويليام جينينغز برايان). |
Eğer Hristiyanlık burada yeşermiyorsa, yetiştirme eksikliğinden kaynaklanıyor. | Open Subtitles | إن لم تنمو المسيحيّة هنا . فهذا يعودُ إلى عوَزٍ في التثقيف |
Varsayılana göre Hristiyanlık öncesi Avrupa hakkındaki efsaneleri barındırıyor. | Open Subtitles | يمثلُ السجلاتَ الظاهرة في الأساطير الأوروبيّة ما قبل المسيحيّة |
Hıristiyanlık alıcısı üzerine zorlanan istenmeyen bir hediye gibi. | Open Subtitles | المسيحيّة كهديّة غيرُ مُرحّبٍ بها . يُجبر المتلقّي على أخذها |
Hıristiyanlık yasak bir sapkınlıktır. | Open Subtitles | المسيحيّة بدعةٌ محرّمة |
Daha kötüsü, gittikçe daha hoşgörüsüz olan Roma Katolik Kilisesi, Etiyopya'yı Hristiyan inanışına uymayan kafirler olarak görmeye başlamıştı. | TED | والأسوأ من ذلك، أنّ الكنيسة الرومانيّة الكاثوليكيّة المتعصبة بشكل متزايد اعتبرت الطائفة الإثيوبيّة المسيحيّة من الزنادقة. |
Ve görünüyor ki siz de Hristiyanlığı iyi bilmiyorsunuz. | Open Subtitles | و يبد أنّك لا تعرف المسيحيّة جيّدًا |
Hristiyanlığın sapkınlık olduğunu biliyordun. | Open Subtitles | كنتَ تعلم أن المسيحيّة هرطقة |
Hıristiyanlığa yakışmaz bu! | Open Subtitles | ليس هذا من شيم المسيحيّة |