"المشاهدة" - Translation from Arabic to Turkish

    • İzlemek
        
    • İzlemeye
        
    • izlemeyi
        
    • İzleyebilir
        
    • izleme
        
    • izlemesi
        
    • izleyebilirsin
        
    • Seyretmek
        
    • seyretmeyi
        
    • izleyemeyeceğim
        
    • izlemekten
        
    • izleyemem
        
    • reyting
        
    • seyirci
        
    • izlersin
        
    Benim tek yapabildiğim ise insanlık aynı hatayı tekrarlarken çaresiz bir şekilde izlemek. Open Subtitles وكل ما يمكنني فعله المشاهدة عاجزة، كما تكرر البشّرية اخطاءها نفسها مراراً وتكراراً
    Biliyorum resmin kurumasını izlemek gibi geliyor ama gerçekten oldukça garip şeyler yapıyor; izlemeye değer. TED أعلم أن هذا يبدو قليلاً مثل مشاهدة الدهان وهو يجف، ولكن القهوة تفعل أشياء غريبة جداً وهي تجف فهي تستحق المشاهدة.
    Öyküde şaşırtıcı değişimler ve sonsuz yatak konuşmaları olduğu sürece izlemeye devam edeceğim. Open Subtitles سأستمر في المشاهدة طالما توجد منعطفات صادمة في القصة وأحاديث لا تنتهي بالفراش
    İnsanların dizileri peş peşe izlemeyi sevdiğini keşfetti. TED اكتشف أن الناس أحبت الإفراط في المشاهدة.
    Yeni bir görevli yüzlerce metre ileride, sadece izleyebilir ve güvenli olduğuna karar verip ana bölgeye çağırırsanız yardım edebilir. TED كان ضابط مبتدئ على بعد مئات الأقدام، فيمكن له فقط فقط المشاهدة والمساعدة إذا قررت أن ذلك أمن. ودعوتهم خارج المدى.
    Kenara çektim, birden arabadan fırlayıp boğazın izleme noktasına gitti ve oraya çıktı ayrıca seni çağırmazsam kendini öldüreceğini söylüyordu. Open Subtitles فتوقفت وقام هو بالهرب إلى مكان المشاهدة و وقف على الحافة و قال بأنه سوف يقتل نفسه إذا لم أناديك
    Ne tek başına izlemek, ne de bununla ilgili konuşmak yeterliydi; ikisinin kombinasyonu anahtardı. TED فلا المشاهدة فقط ولا مجرد الحديث حول البرنامج كان كافيًا، كان الدمج بين الاثنين هو الشيء الأساسي.
    Şimdi eğer Mozart'ı dinlemek veya izlemek istiyorsanız, oldukça pahalı bir bilet satın almak ve bir orkestra bulmak zorunda değilsiniz. TED و الآن إذا أردت المشاهدة أو الاستماع إلى موسيقى موزارت، ليس عليك شراء تذكرة غالية والبحث عن أوركسترا.
    Dilsiz olmak sinir bozucu birşey. Tek yapabildiğim, izlemek. Open Subtitles لقد سئمت من كونى خرساء كل ما أفعله هو المشاهدة
    Sanki yeni izlemeye başlamışız gibi özet geçtiğin için sağol. Open Subtitles أجل، شكراً لأنّك تتحدّثين إلينا وكأنّنا بدأنا المشاهدة الآن فقط
    Okumaya saygı gösteriyoruz, aynı tutkuyla izlemeye neden göstermeyelim? TED نحن نحترم القراءة ، لماذا لا نحترم المشاهدة بنفس العاطفة؟
    Tüm bunları tüm izleyici deneyimini tekrar tasarlamak ve seri izlemeyi desteklemek için yaptılar. TED فعلوا كل هذه الأشياء لإعادة تشكيل خبرة المشاهد كلها لتشجيع فكرة المشاهدة التسلسلية.
    Evet, Haklısın. O bölümden sonra izlemeyi bıraktım. Open Subtitles نعم، أنت محق توقفت عن المشاهدة بعد تلك الحلقة
    Ben yapamam sanırım İzleyebilir miyim ? Open Subtitles سوف امارس التقبيل معك ولكن يجب ان يكون هذا على سريري هل استطيع المشاهدة
    Bir de doğru anladıysam, bununla birlikte seri izleme fikrini de ortaya attınız. TED بالإضافة لذلك،إن احسنت الفهم، قدمت فكرة المشاهدة المكثفة.
    Ama en kötüsü izlemesi hiç eğlenceli değildi. Open Subtitles و لكن أسوء ما بالأمر أن الفيديو لم يكن ممتعاً أثناء المشاهدة
    Galeriden izleyebilirsin. Seninle ameliyata gireceğim. Open Subtitles يمكنكِ المشاهدة من النافذة سأشترك أنا معك
    ...şehirdeki en heyecanlı olay bu ve insanlar da Seyretmek istiyor. Open Subtitles بأنّ هذا أفضل وسيلة تسلية بالمدينة و الجميع يريد المشاهدة
    Eğer seyretmeyi seviyorsan, cebinden o mendili çıkar, pislik. Open Subtitles إذا كنت تريد المشاهدة فقط فيجب أن تخلع هذه العلامة أيها الأحمق
    Haydi gidelim, çocuklar. Daha fazla izleyemeyeceğim. Open Subtitles لنذهب يا أولاد فلا يمكنني المشاهدة أكثر من هذا
    Bu köpekler izlemekten hoşlanır. Open Subtitles هذه الحيوانات تحب المشاهدة يريدون النظر لأثدائك
    Miami'de kalıp bu olanları izleyemem. Open Subtitles لا يمكنني البقاء هنا في ميامي و المشاهدة
    Gazete satışı gibi kokuyor. reyting gibi kokuyor. Open Subtitles رائحة الصحف التي ستباع رائحة معدلات المشاهدة التي سترتفع
    Ama bir Allah'ın kulu yardıma gelmedi. Tek yapabildiğim seyirci olmaktı. Open Subtitles لكن ما جاء أحد لمساعدتها، وما كانت بيدي حيلة إلّا المشاهدة.
    Güzel şeyler söylerim ve sen de New York'taki tek odalı evinde rahatça izlersin. Open Subtitles سأقول أمور طيبة ويمكنني المشاهدة من راحة غرفتكِ في نيويورك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more