| Eğer geleneğe uyarsak burada ki insanlar sevdiklerinin kader tarafından alındığına inanacaklar. | Open Subtitles | إذا إتبعنا العادات فالناس هنا سوف يتذكرون أن أحباوهم سيلقون هذا المصير |
| Her şeyin önceden belirlendiğini söylüyor ama ben bunun kader olduğunu düşünmek istiyorum. | Open Subtitles | ..هو يقول أن كلّ شيء محدّد مسبقاً, لكن أفضّل أن أظن بأنه المصير |
| Kozmetik amaçlı kullanılan diğer implantlar da 10 yıl sonra aynı kaderi paylaşır. | TED | إنّ أجهزةً أخرى، كتلك المستخدمة لأغراضٍ تجميليّة، قد تلاقي نفس المصير خلال 10. |
| Eline yay alan herkes böyle bir kaderi hayal eder. | Open Subtitles | أي رجل يأخذ الخضوع بالاعتبار كان سيحلم بمثل هذا المصير |
| Başından beri, bu kaderin bizim için imkansız olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | ،منذ البداية، لقد كنا نعلم ،بأن ذلك المصير من المستحيل |
| kadere karşı savaşmamız gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | والذي يعتقد أننا لا نستطيع المحاربة ضد المصير يجب أن يستسلم |
| Bunca şey yaşandıktan ve o kadar kader zırvalığından sonra ortaya birden meleklerin ikinci bir planı mı çıkıyor? | Open Subtitles | بعد كل ما حصل و كل ذلك الكلام الفارغ بشأن المصير أصبح فجأة لدى الكائنات السامية خطّة بديلة ؟ |
| Kısmetle, sonuçları önceden tasarlayabilirsin ama kader sana başka bir şans tanımaz. | Open Subtitles | مع القدر يُمكنكِ ترصّد النتائج. ولكن المصير, المصير لا يتركُ لكِ خياراً. |
| Tren Marianna Terranova'yı kaçınılmaz hedefıne götürürken... kader onu kaçınılmaza doğru sürükledi. | Open Subtitles | بينما كان يحمل القطار ماريانينا تيرانوفا إلى وجهتها المصيرية لا يمكن وقفها مثل المصير الذي يقودها |
| kader önüme yeni bir fırsat çıkarıyormuş gibi görünüyor. | Open Subtitles | المصير يبدو انه يضع علامة ايجابية واحدة تلو الاخرى |
| Bunun dışındaki herşeye kader karar verecek. | Open Subtitles | أما بالنسبة إلى كُلّ شيء آخر بيقرّرَ المصير |
| Yanında bulunan ve varlığı benim için babasınınki kadar gereksiz olan Fleance da o karanlık saatte aynı kaderi paylaşmalı. | Open Subtitles | وابنه فليانس الذى يصحبه لا يقل موته أهمية عن موت والده يجب أن يلقى المصير ذاته فى تلك الساعة السوداء |
| Ama onlarla birlikte, madenin sahipleri de aynı kaderi paylaşıyorlar. | Open Subtitles | ستكون إذن مشيئة ملاك المنجم هي أن يحظوا بنفس المصير |
| Beni buna zorladıysa da artık biliyorum ki bu kaderi hak etmedi. | Open Subtitles | مع أنه تطاول على ولكني أعرف الآن إنه لم يستحق هذا المصير |
| Kabul etmeliyim böyle korkunç bir kaderi böyle güzel bir çocukta olmasını istemem. | Open Subtitles | يجب أن أقرّ أني ما كنت لأتصور مثل هذا المصير المريع لطفل برئ |
| Soruyorum size, kaçan bütün kölelerin aynı kaderin soylu bir uzantısı değil midir? | Open Subtitles | أنا أسألكم، هل حالة كل عبدِ هارب هي إمتداد نبيل لنفس المصير الواضح؟ |
| Ben kaderin; yazgısı olmayan insanların sadece bir mazereti olduğuna inanırım. | Open Subtitles | . أمن بأن المصير حُجة الرجال اللذين بدون قدر |
| kadere bu şekilde meydan okuman hiç iyi değil. | Open Subtitles | أنتى يجب أن تعرفى أفضل من تحدى المصير بهذا الشكل |
| Ve bu kaderden kaçmak için en ufak bir umut varsa, kaçarım diye düşünüyordum. | Open Subtitles | اعتقدت أني سأقبل حتى بأضعف فرصة للهروب من هذا المصير كنتُ سآخذه |
| Gerçek şu ki, söylemediğim veya yapmadığım şeyler de aynı Kaderle karşılaştı. | TED | في الواقع، كل شيء لم أقله أو أفعله أيضاً لاقى نفس المصير. |
| Her şeyin bir sebebi olduğunu söylerler. Bu sebep, kaderdir. | Open Subtitles | الناس يقولون بأن أي شيء يحدث بسبب وهذا السبب هو المصير |
| görülmüş tüm ejderhalardan daha büyük bir canavar genç Ahab'ın kaderini sonsuza dek değiştirdi. | Open Subtitles | وحشاً غير أى تنين آخر قد رأه أحداً الذى غير المصير المقرر له |
| Ve şu anda kaderinin dönüm noktasına geldin. | Open Subtitles | و الآن عليك أن تأتي إلى مفترق طرق المصير |
| Virgil, Destiny'i kesinlikle ateşleyeceğiz ve bunu bir an önce yapmamız gerekiyor... ..ve orada kalmaya karar verirseniz korkarım ki; sizleri de yok etmek zorunda kalacağız. | Open Subtitles | لا يمكنني انتظارك لاخرج من هنا اذا لا تفعل .. اطلق المصير |
| Baban ihtiyarları dinlemedi, ve av alanlarımızın dışına çıkan başkaları gibi acı kaderine katlandı. | Open Subtitles | وعانى من نفس المصير كأي شخص من ذهب إلى ماخلف أراضينا؟ |
| Biz global bir hareketin parçasıyız. Suç olmaktan çıkarılmak ve kendi kaderimizi tayin etmek istiyoruz. | TED | ونشكل جزء من الحركة العالمية نطلب إنهاء التجريم وتقرير المصير. |
| Sonra bütün insanlar zavallı Beaumont ile aynı sonu paylaşacak. | Open Subtitles | ومن ثم سيلاقي البشر جميعهم المصير نفسه مثل بيمونت الفقير |
| Ve ortak hukuktaki en üstün çıkar, otonomi ve özgür irade haklarıdır. | TED | والمصلحة العليا في القانون العام هي الحق في الحكم الذاتي وتقرير المصير. |
| - yazgı bir hapishanedir. Özgür irade gittiği zaman geriye ne kalır? | Open Subtitles | إن المصير إلاّ سجن، فإن زالت الحرية، فماذا عساه يبقى ؟ |