| Boğaz'a düşmesi benim hatamdı o benim yüzümden öldü Cadi, senin değil. | Open Subtitles | كانت غلطتي بأنها سقطت في المضيق وكانت غلطتي أنها ماتت، كادي، وليست غلطتك |
| Boğaz dar ve sığ olduğundan akıntı burada daha şiddetli. | Open Subtitles | هذا المضيق ضيّق ومُوحل لهذا التيّار عنيف جداً هنا |
| Sadece Boğaz'dan gelen nehri takip ediyorduk. | Open Subtitles | نتبع النهر فقط للأسفل من المضيق |
| Daha aşağı tarafa, efendim. Dar boğazın iki tarafına. | Open Subtitles | إلى حد ما بعيد عن أتجاه مجرى النهر عبر تلك المضيق |
| - Haydi. Kapayın kulaklarınızı. - Körfeze doğru ateşleyeceğiz. | Open Subtitles | الان غطوا لآذانكم سنضرب بآتجاه المضيق |
| Sizler körfezin tepesindeki kocaman silaha sahip adamlarsınız. | Open Subtitles | هل انتم الرجال الذين يحملون السلاح الكبير عند المضيق |
| Geçen ay Bering Boğazı'nın ortasında buna rastladım. | Open Subtitles | فى الشهر الماضي أنا كنت خارج في منتصف المضيق عندما صادفت هذا. |
| Onu aşağı götür. Narrows tarafındaki sokakta benimle buluş. | Open Subtitles | خذها للأسفل، و قابلني عند الزقاق في جانب المضيق |
| Boğaz'a gittiğimi bilmiyordun anne. | Open Subtitles | لم تعلمي لقد ذهبت إلى المضيق يا أمي |
| Boğaz'ı geçmek için daha iyi bir yer var. | Open Subtitles | هناك مكان أفضل لعبور المضيق |
| Annen Boğaz'a gittiğini biliyor mu? | Open Subtitles | هل تعلم أمك بأنك في المضيق ؟ |
| Boğaz'ın aşağısına kamp kurmuş bir yabancı var. | Open Subtitles | هناك غريب يخيم في قعر المضيق |
| Boğaz'a bile gittim. | Open Subtitles | حتى أنني ذهبت إلى المضيق |
| - Burası Boğaz, değil mi? | Open Subtitles | هذا المضيق أليس كذلك ؟ |
| Genişliği sadece 14 km olabilir ama Akdeniz'in Atlantik'ten gelen suyu almasını sağlayan tamamen bu boğazın yapısıdır. | Open Subtitles | ،قد لا يتجاوز عرضه 14 كيلومتر لكنه المضيق الذي يغدق ماء المحيط الأطلسي على البحر الأبيض المتوسط |
| Hem bu aşamada hem kuşatma sırasında Konstantiniyye'ye yapılabilecek yardımları engellemek için boğazın kontrolünü bir an evvel ele geçirmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نسيطر على هذا المضيق... المترجم: يقصد مضيق البوسفور. |
| - Körfeze gitti. - Tanrım. | Open Subtitles | لقد ذهب الى المضيق يا ألهى |
| Polis memuru Valge ve kuzeni Shterp'ün, Horrigans'a, büyükbabası Dolph'un Körfeze atıldığını söylemek için kulübeye bir anda dalması çok üzücü. | Open Subtitles | أعني، عندما (كونستابل فالجو) ، و أندفعأبنعمه(شيترب) في تلك المقصورة لاخبار (هورجيانز) أن الجد (دولاف) ، قد ألقي في المضيق |
| Bir anda, körfezin kıyısında oturan bu gezgine birşey görünmüş, denizin ruhu. | Open Subtitles | وفجأه بعد ذلك ظهر له فجأة على ضفاف المضيق للرحاله |
| "Aklıma gelmişken, su atı, sevgili dostum, merak ediyorum, önemli bir işin yoksa, beni sırtında körfezin diğer tarafına geçirebilir misin? | Open Subtitles | صديقى العزيز اتساءل ان لم يكن لديك ارتباطات اخرى فهل ازعجك ان طلبت منك ان تحملنى على ظهرك وتعبر بى هذا المضيق |
| Tüm göç boyunca en tehlikeli kısım Boğazı yüzerek geçmek. | Open Subtitles | أكثر المراحل غدرا ً... فيالهجرةبأكملها، هي السباحة عبر هذا المضيق. |
| Orası Narrows'ta, Rachel. | Open Subtitles | "إنها في منطقة المضيق يا "رايتشل |