| Bugün Orta ve Güney Amerika yağmur ormanlarında yaşayan sadece altı tür kaldı. | TED | اليوم، تبقّت ستة أنواع تعيش في ظلّات الغابات المطيرة في أمريكا الوسطى والجنوبية. |
| İstemeyerekte de olsa Solomonların yağmur ormanlarındaki ekime yardımcı oldu. | Open Subtitles | عن غير قصد, قد ساعدوا على بذر غابات السولومن المطيرة |
| Burası kıtanın iç kesimlerindeki yağmur ormanlarıyla alay edercesine uzanan buzul ve donmuş göllerin egemen olduğu bir dünya. | Open Subtitles | إنه عالم تهيمن عليه الكتل الجليدية والبحيرات المتجمده. و على نقيض الغابات المطيرة المورقة التي وجدت في داخل القارة. |
| Hepsinin üstündeki bir şey sayesinde bu yağmur ormanı var. | Open Subtitles | هذه الغابات المطيرة موجودة بسبب شيء واحد فوق كل شيء. |
| Amazon yağmur ormanının kalbinden bir son dakika haberiyle karşınızdayız. | Open Subtitles | مباشرة من قلب غابات الآمازون المطيرة لدينا بعض الأخبار العاجلة |
| Bu durum sadece Amazonlarla ilgili değil, hatta sadece yağmur ormanları ile de ilgili değil | TED | ذلك لا يتعلق بالامازون فقط او الغابات المطيرة |
| Yani ekosistem açısından, yağmur ormanlarının sağladığı yağmur döngüsü ve su regülasyonu. | TED | اذا دورة هطول الأمطار وتنظيم الماء بواسطة الغابات المطيرة في مستوى النظام الايكولوجي |
| Size göstereceğim bu resim Amazon yağmur ormanlarının bir haritası. | TED | هذه الصورة التالية التي أعرضها لكم هي خريطة لغابات الأمازون المطيرة. |
| Bunun için yağmur ormanlarını kesmeye devam edemeyiz. | TED | ولا يمكننا الإستمرار في قطع الغابات المطيرة لهذا الغرض |
| Bunun için geniş arazilere ihtiyacınız yok ve yağmur ormanlarını kesmenize de gerek olmuyor. | TED | لا تحتاج لمساحات واسعة من الأرض للقيام بذلك ولكن تكون بحاجة لقطع الغابات المطيرة أيضا. |
| Endonezya'da 2000 ve 2012 arasında temizlenen balta girmemiş yağmur ormanları, yaklaşık İrlanda kadardı. | TED | تمت إزالة مساحات من الغابات المطيرة في إندونيسيا تبلغ مساحتها تقريبا مساحة إيرلندا، ما بين عام 2000 وعام 2012. |
| Yani sizler ve ben, temizlenmiş yağmur ormanlarından doğrudan kâr sağlıyoruz. | TED | لذا جميعنا يستفيد من الغابات المطيرة التي تمت إزالتها. |
| Atlarla kereste taşırdı ve yağmur ormanın içinde titizlikle sedir ağaçlarını kesiyordu. | TED | كان يحصدُ الأشجار بالأحصنة، وكان معتاداً على قطع أوتاد الأرز بشكل إنتقائي من الغابة المطيرة الداخلية. |
| Temmuz 1911'de, 35 yaşında ve Yale mezunu bir profesör, ekibiyle yağmur ormanındaki kampından yola çıktı. | TED | في يوليو 1911، انطلق أحد خريجي جامعة ييل ذو 35 عاما، وهو أيضا بروفسور، من مخيمه في الغابة المطيرة رفقة فريقه. |
| Tahminlere göre, 2000-2010 yılları arasındaki 10 yılda 18 bin kilometre kare yağmur ormanı kaybedildi. | TED | قدرت الإحصاءات أن الدولة خسرت 4.5 مليون فدان من الغابات المطيرة في عقد واحد فقط من عام 2000 إلى 2010. |
| yağmur ormanlarındakinden bile fazla bir biyoyoğunluktan ve biyoçeşitlilikten bahsediyoruz, yeniden hayata geliyorlar. | TED | كنت تتحدث عن أن التنوع الكثافي والتنوع البيولوجي أعلى من الغابات المطيرة ، والذي يعيدنا الى ينابيع الحياة. |
| Tropik yağmur ormanları oluştu, karşılıklı bağımlılığın yeni katmanlarını keşfetmek üzere. | TED | نشأت الغابات المطيرة الاستوائية ، مما اثار طبقات جديدة من الاعتماد المتبادل. |
| Bunun gibi tropikal ormanlarda yetişirler. Ayrıca Washington Eyaletindeki ılıman yağmur ormanlarında da yetişirler. | TED | تنمو في الغابات المدارية مثل هذه وتنمو أيضا في الغابات المطيرة المعتدلة، التي نجدها في ولاية واشنطن. |
| Jodi Lomaskk ve muhteşem grubu Capacitor, Costa Rica yağmur ormanındaki yerimde bana katıldılar. | TED | جودي لوماسك، وفرقتها رائعة، انضمت الي في موقع مظلة الغابات المطيرة في كوستاريكا. |
| Değerli yağmur ormanlarımızın yanmasına müsaade edemeyiz. | TED | تعرفين، لا يمكننا السماح بحرق الغابات المطيرة الثمينة. |