çünkü kimse en büyük ofise masada oturmayıp duvar dibine ilişerek ulaşamaz. ve birisi, eğer o başarıyı hak etmediğine inanıyorsa ya da kendi başarısının farkında değilse asla terfi edemez. | TED | لأن لا أحد سيحصل على المكتب في الزاوية بالجلوس جانبا وليس الى الطاولة. لا أحد سيحصل على الترقية ان لم يظن انه يستحق نجاحه، او حتى لا يستوعب ماحققه من نجاح. |
Birinci kabin. burası ofise oldukça yakın, bir şey isterseniz ofis yan tarafta. | Open Subtitles | الحجره الاولي انها قريبه من المكتب في حالة اذا اردتي شئ |
Şimdilik bu ofisi kullanabilirsin. | Open Subtitles | يمكن أن تستعملي هذا المكتب في الوقت الحاضر |
New York Liberty'nin ofisi 34. caddede. - Acele etmemiz gerek. | Open Subtitles | حصلت عليها ، المكتب في حرية نيويورك شارع 34 و علينا الاسراع |
Belli bir saatte ofiste olmaları gerekmez, ya da hiç gelmeyebilirler. | TED | ولا يجب عليهم أن يكونوا في المكتب في وقت معين، ولا أي وقت. |
Bu saat 5'te ofisten ayrılacağın türden bir iş değil. | Open Subtitles | إنها ليست وظيبفة حيث يمكنك ترك المكتب في الخامسة |
Hatta her konuştuğunda da banyo yapasım gelir. Görünüşe göre, ofisteki noel partisinde yumurta kokteylini fazla kaçırıp asistanını yangın merdivenlerinde kovalarken dengesini kaybedip düşmüş. | Open Subtitles | وكل مرة يفعل، أحس بأنني أحتاج إلى أخذ حمام. كما يبدو، كان لديه الكثيرجدا من شراب البيض في المكتب في حفلة عيد الميلاد، |
Amirlerim, beni, San Diego'daki ofise yönetici yapmak istiyorlar. | Open Subtitles | السماسرة يقترحون بشدة بان اتوجة الي المكتب في سان دياغو قريبا. |
Ama baksana, 87 yaşında ve sabahları ofise ilk o geliyor. | Open Subtitles | أكثر من أي شخص وينظر إليه على انه أسطورة انه بعمر 87 سنةً ، وهو الأول في المكتب في الصباح |
Tüm tutuklama sürecine yardımcı olmak için, ...ofise gelmene ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحتاجك في المكتب في أقرب وقت ممكن لمساعدتنا بالقيام بكل هذه الإعتقالات |
..ve ne kadar zorlarsan zorla, seni ilk gün bu ofise getiren o aynı ahmak olarak kalacak. | Open Subtitles | ومهما كنتِ تحاولين بشدّة سيظل الحقير نفسه الذي أرسلك إلى هذا المكتب في المقام الأول. |
Güvenliği bununla geçmiş, ana ofise ulaşmaya çalışıyormuş. | Open Subtitles | مرت على الأمن به, كانت تنطلق متجهة نحو المكتب في الزاوية |
Didi'nin büyük randevusu için ofisi erken kapatacağız. | Open Subtitles | سَنَغْلقُ المكتب في الظهر بسبب موعد ديدي الكبير. |
ofisi gün sonuna kadar boşalt lütfen. | Open Subtitles | قم بإخلاء المكتب في نهاية هذا اليوم من فضلك |
Bir şey olursa ofisi ararsın, tamam mı? | Open Subtitles | اتصلي علينا في المكتب في حال احتياجكِ لشيء, اتفقنا؟ |
Öyle bir okul ki, mezunlarından ikisi Beyaz Saray'daki Oval ofis'te oturdular. | Open Subtitles | في مدرسة اثنان من طلابها يتربعان الآن خلف المكتب في غرفة المكتب البيضاوية في البيت الأبيض |
ofis içinde bir kaç dakika kazanmak istiyorsanız, bir bilgisayarın, her telefonu aynı anda aramasını sağlamak, hem ucuz hem de kolaydır. | Open Subtitles | إذا أردت ان تتاح لك بضعة ثوان ,في أحد المكاتب فإن برمجة كمبيوتر بحيث ترن كل هواتف المكتب في نفس الوقت هو سهل ورخيص |
Sabahın ikisinde ofiste ne yapıyorsun? | Open Subtitles | مالذي تفعله في المكتب في الساعة الثانية فجراً؟ |
60. kattaki ofiste, Çok değerli bir paket var. | Open Subtitles | يحتوي المكتب في الطابق الـ 16 على رزمة قيمة |
Bir sabah ofisten Smoothie molası vermek için çıktım. | Open Subtitles | خرجت من المكتب في صباح أحد الأيام لأشرب الخمر |
Bu ofisteki herkesin, birbiriyle saygı içinde konuşmasını istiyorum | Open Subtitles | أنا أتوقع من الجميع أن يتخاطبوا باحترام مع بعضهم في هذا المكتب في جميع الأوقات |
Efendim, ofisin hiçbir yerinde gizlenmiş elektronik aygıt yok. | Open Subtitles | حسنا، ليست هناك أجهزة إلكترونية مخفية هنا في المكتب في أي مكان |