"الموتِ" - Translation from Arabic to Turkish

    • Ölüm
        
    • Ölümden
        
    • ölüme
        
    • ölümüne
        
    • ölümü
        
    • Ölmekten
        
    • ölene
        
    • ölümün
        
    • ölesiye
        
    Ölüm sebepleri bugüne kadar rastlamadığım kadar güçlü zehire sahip bir örümcek. Open Subtitles يَبْدو ان سببَ الموتِ عنكبوت قاتل أكثر مِنْ أيّ عنكبوت أَبَداً رَأيتُة.
    Evi durdurmak için Ölüm değil, bir canın kurban edilmesi gerek. Open Subtitles لإيقاْف العمليةِ ، البيت يَحتاجُ .إلى تضحية بالحياةِ بدلاً مِنْ الموتِ
    Ölüm hakkındaki konuşmalarımız bana gösterdi ki bizler çok farklıyız. Open Subtitles كلّ ذلك الحديثُ عن الموتِ أظهرَ لي كم نحن مختلفان.
    Burada Ölümden söz ediyoruz Ray. Open Subtitles حَسناً، نحن نَتكلّمُ حول الموتِ هنا، رايموند.
    Bu gece ölüme ne kadar yaklaştığın hakkında fikrin var mı? Open Subtitles هل لديك أدنى فكرة كم كنتِ قريبة من الموتِ اليوم ؟
    O 76 yaşında, zengin değil, dünya üzerinde hiç düşmanı yok, ve şimdi oralarda bir yerde ölümüne korkmuş durumda. Open Subtitles هيبعمر76سنةً ، هي لَيستْ غنيةَ، هي ما عِنْدَها عدو في العالمِ، وهي هناك في مكان ما أخافَ الآن إلى الموتِ.
    Yarım yüz yıl boyunca yüzünde gülümseme olsun, arkana yaslan ve ölümü bekle. Open Subtitles ضع ابتسامة مزيفة و امض بها خلال النصف القرن القادم إسترخي،وارتاح وانتظرُ الموتِ.
    Ölüm kokan bu yeri arkamızda bırakıp yaşabileceğimiz bir ada bulabiliriz. Open Subtitles نحن سَنَتْركُ هذا مكان الموتِ وراء ويَجِدُ الجزيرة في مكان ما.
    Adli tıp Bayan Oaks'ın Ölüm zamanını 20:00-22:00 arası olarak belirledi. Open Subtitles القاضي شَهدَ تلك الآنسةِ. وقت أوكس مِنْ الموتِ كَانَ بين 8:
    Itiraz ediyorum efendim! Savclk, tang sadece Ölüm nedenini göstermek için çagrd. Open Subtitles اعتراض الناس دعُؤا هذا الشاهدِ فقط ليؤضح سببِ الموتِ.
    Ölüm sebebi aşırı dozda eroin. Open Subtitles سبب الموتِ كَانَ جرعة مفرطة من الهيروينَ.
    Daha sonra bunu çok konuştuk ve biliyorum ki, Ölüm Evi'yi hiç korkutmuyor. Open Subtitles تَحدّثنَا عنه كثيرا منذ ذلك الحين وأنا أَعْرفُ أن الموتِ لا يُخيفُ ايفا مطلقاً
    Ölüm zamanı belli değil. O anda nerede, belli değil. Open Subtitles لا أحد يُمْكِنُ أَنْ يُحدّدَ بدقة وقتَ الموتِ لا يَستطيعُ أن يثبت أين كان هو
    Göz kapaklarının içindeki kanama, Ölüm nedeninin boğulma olduğunu gösteriyor. Open Subtitles نَزْف داخل الجفونِ يُشيرُ إلى الموتِ بالإختناقِ.
    Son yemekle Ölüm saati arasındaki süre için mide muhteviyatını kontrol ediyorum. Open Subtitles تَدقيق محتويات المعدةِ للوقتِ بين وجبةِ الطعام الأخيرةِ ووقتِ الموتِ.
    Ölüm sebebi, karaciğere alınan darbe nedeniyle şiddetli iç kanama. Open Subtitles سبب الموتِ كَانَ مِنْ الضربةِ إلى الكبدِ، تسبّب النزف الداخليِ الهائلِ.
    Ölümden önce birinci ve ikinci omurganın ayrışması. Open Subtitles إفتراق الأوائلِ وفقرة ثانية مسبّق إلى الموتِ.
    Felce de sebep olabilir, ölüme de. Open Subtitles يُمْكِنُ أَنْ يُؤدّي إلى الشللِ أَو الموتِ.
    İzleyicilerden iki kişi ölümüne dövüşecekler. Open Subtitles نبيلان مِنْ جمهورِنا سَيُحاربُ إلى الموتِ
    Bu nedenle yola çıkar ve tüm galaksileri, ölümü yenme yollarını bulmak amacıyla gezer durur. Open Subtitles لذا سافرَ أَو فتّش المجراتُ ليبَحْث عن طريقه لخَدْاع الموتِ
    Eğer benim gibi düşünseydi acılar içinde yaşamanın Ölmekten daha az kötü olduğunu bilirdi. Open Subtitles لو كان يفكّر مثلي... لعرفَ أنَّ العيشَ في عالمٍ بائس أقلُّ سوءاً من الموتِ فيه
    Sessiz ol yoksa seni ölene kadar döverim. Open Subtitles توقفوا عن الضجة و إلا سَأَضْربُك حتى الموتِ
    "Evet, ölümün gölgeleri vadisinden yürürken benimle olduğun için hiç bir kötülükten korkmayacağım senin varlığın ve koruyuculuğun beni rahatlatacak Open Subtitles نعم،مع ذلك أَمْشي خلال وادي ظِلِّ الموتِ أنا لَنْ أَخَافَ من أي شرِّ لَك فَنّ مَعي قضيب وموظّفو يُريّحونَني "
    Ama bir yanım ölesiye korkuyor. Open Subtitles لكن ثمّ هناك آخر جزء منّي الذي أُخافُ إلى الموتِ.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more