Ama efendim, biliyorsunuz, çalışan el kitabında açıkça belirtildiği gibi, | Open Subtitles | وكما تعلم، يا سيدي فإن دليل الموظف ينص بوضوح، وأقتبس |
Şimdi ben mevcutu alır almaz, memur sınav kağıtlarınızı verecek. | Open Subtitles | والآن، بعد التأكد من حضوركم سيقوم الموظف بتسليمكم أوراق الإختبار |
Colin Cavendish'in satın aldığı her şey eleman indirimiyle alınmış. | Open Subtitles | تبين أن كل ماأشتراه كولن كافنديش تم شراؤه بخصم الموظف |
memur personel kayıtlarını inceliyordu. İnkar edilemez. | Open Subtitles | لقد كان الموظف يراجع الملفات, لا يمكنك أن تنكر ذلك |
Bir CEO'ysanız ve çok değerli bir çalışana, ufak bir hatadan dolayı çok kızarsanız, bu size o çalışanı kaybetmeye malolabilir. | TED | إذا كنت الرئيس التنفيذي، وقد أصبحت غاضبًا فجأةً من موظف محترم بسبب مخالفة طفيفة، يمكن أن يكلفك ذلك فقدان الموظف. |
İlginizi çeken birşey görünce ürünü aldığınızda Görevli kişi ürünü tarayabilir ve ürün mağazanın herhangi bir yerindeki bir ekranda görüntülenebilir. | TED | تتناول الجهاز، ومتى رأيت شيئًا أعجبك يقوم الموظف بمسحه بالجهاز وبذلك يمكن عرضه على أي شاشة في أنحاء المتجر |
Bu yüzden bu görev için ve üç aylık ücretli izinle birlikte şu parlak işçi Bay Bean'i öneriyorum. | Open Subtitles | قررت لذا, الأيصاء بالبريد والشهور الثلاثة السبتية التي تذهب معه ذلك الموظف الرائع |
Peki ya yeni oyuncu alma elemanı ne olacak? | Open Subtitles | حسنــا .. وماذا بخصوص الموظف الحالي لهذا المنصب ؟ |
çalışanın dediğine göre de, odayı tutarken epey gerginmiş. Devamlı arkasına bakıyormuş. | Open Subtitles | وقال الموظف أنّه بدا مُتوتراً عندما نزل في الفندق، وظلّ ينظر خلفه. |
çalışan da kendisine gerçekten güvenilmediği hissine kapılıyor. | TED | ويشعر الموظف بأنه ربما غير موثوق به حقًا. |
Elbette, o çalışan şu anda öldü ve ben ölmedim dolayısıyla düşmanlarınızdan uzun yaşamak için belli bir şansınız var. | TED | وبالطبع ، ذلك الموظف قد مات الان ، لكنني لا أزال حيةً ، لذا بالتأكيد هناك نوع من المجد في استمرارك مع غياب خصومك. |
Hemen her yerde üretkenlik artar, çalışanın kendini adaması artar, çalışan tatmini artar ve iş değiştirenlerin sayısı azalır. | TED | في كل الإدارة تقريباً ترتفع الانتاجية، كما يرتفع ارتباط الموظف بالعمل ومستوى الرضى يرتفع أيضاً لدى الموظفين، وتقل الخسارة. |
Beşinci bölümde, altı günlük yeni memur. | Open Subtitles | الموظف الجديد بالقسم الخامس منذ ستة أيام |
Fotokopiye gitmeye vaktim yok. Yeni eleman yapsın. | Open Subtitles | لا يوجد لدي وقت لذلك دع الموظف الجديد يفعله |
Bence sözleşmeli elemanlarından birinin yaptığı işe alaka gösteriyorsa, o eleman ona fikrini anlatabilmeli, tabii işini kaybetmek istemiyorsa. | Open Subtitles | أعتقد أنه إن كان مهتما بما يقوم به أحد موظفيه، فعلي ذلك الموظف أن يخبره، إن أراد أن يظل موظفا لديه. |
Ben Yüzbaşı Devett, adanın personel amiriyim. | Open Subtitles | الكابتن ديفيت انا الموظف المسؤول عن شؤون الموظفين على الجزيرة |
Evet, bizimle çalışan birçok geçici personel, onlar biraz... Sanırım, beni diğer geçici personel gibi bulmadınız. | Open Subtitles | ـ أجل ، معظم الموظفون المؤقتون ـ اظن أنك لم تحسن اختيار الموظف المناسب |
Tahminimce ayın en iyi çalışanı, ödülünü alamayacağım. | Open Subtitles | أظن أنني لن أكسب جائزة الموظف المثالي هذا الشهر. |
Buradaki aptal Görevli, bay Graham'le mi yoksa bayan Graham'le mi görüşeceksiniz diye sordu. | Open Subtitles | الموظف الغبى هنا سألنى ان كنت اريد التحدث الى السيد او السيدة جراهام |
Ve, hisseli bir işçi kâr paylaşım programı başlatırız. | Open Subtitles | ... ونُلقّن الموظف ... بضرورة المشـاركة في برنامج الربح عن طريق الأسهم |
Her ay, her zaman ayın elemanı seçilirdim. Burada yürüdüğümde diğerleri gözlerini bende kaçırırdı. | Open Subtitles | كنت الموظف الأمثل لكل شهر، لمدة أبدية كنت أتجول بهذه الأورقة وكانت الناس تتفادى عيني! |
Belki... Tezgahtar... kayıt cihazına cd koymayı unutmuştur. | Open Subtitles | ربما الموظف بالمحل نسي أن يضع دسك التسجيل فى الفيديو اليوم |
Bu memuru ne diye vurdunuz? Ötekileri de elinizden kaçırdınız. | Open Subtitles | لماذا قتلت هذا الموظف وتركت الآخرين يهربون؟ |
Kâtip hakkında bir şeyler bulduk. Frank Gephart hakkında duvara tosladık. | Open Subtitles | حصلنا على شيء على الموظف اننا لم نصيب في امر فرانك |
Resepsiyonist sessiz alarma bastı, ve biz de tarayıcımızla alarmı aldık. | Open Subtitles | قام الموظف هنا بضغط زر الإنذار الصامت وقمنا بالتقاطه عبر أجهزتنا, |
Evet, cekete gitmeye baktığımızda orada kimin olduğuyla ilgili elemanla konuşmak istediğini söyledi. | Open Subtitles | أجل، قالت أنها أرادت التحدث مع الموظف الذي كان موجودًا عندما سحبنا المعطف |
Eski bir çalışandan şüphelenmişler, ama kanıt bulamamışlar. | Open Subtitles | المالك يشتبه أن يكون الموظف السابق ولكن ليس لديه أي دليل |