| Sizi, sığ sulardan Derin sulara götürmek istiyorum ve umarım ki siz de benim gibi, Dünya gezegenini keşfederken bağımlısı olacağınız bazı şeyler göreceksiniz. | TED | أن أنقلكم من المياه الضحلة ولغاية المياه العميقة. وآمل أنكم سترون مثلي أشياء تشجعكم على العمل لاستكشاف كوكب الأرض. |
| Buraya gideceğiz, kıta sahanlığından Derin sulara ulaşacağız ve yaklaşık 800 mil yapacağız, okyanusun güneyinden Antarktika yarımadasının en kuzey ucuna doğru. | Open Subtitles | ومن ثم إلى الأعلى هنا من أمام الجرف القاري إلى المياه العميقة والابتعاد بحدود 800 ميل |
| Derin sulara ulaşana kadar altında kalalım. | Open Subtitles | يمكننا البقاء تحته حتى نصل إلى المياه العميقة |
| Ama yiyecek ararken kıyıdan çok uzaklaşırlarsa, daha derin sularda yaşayan büyük yırtıcı hayvanlarla karşılaşma tehlikesi doğar. | Open Subtitles | إذا ابتعدت عن الشاطئ كثيراً في بحثها عن الطعام، فإنها تخاطر بأنفسها في وجود مفترسات كبيرة تنتظر في المياه العميقة. |
| Bu küçük balığı derin sularda bulamazsınız. | Open Subtitles | لن تجد هذه الأسماك الصغيرة في المياه العميقة |
| derin su demek köprünün temelleri aşırı derecede pahalı demek. | TED | المياه العميقة تعني أن الأساسات باهظة للغاية. |
| Derin sular onların en sevdiği yiyeceği barındırır. | Open Subtitles | المياه العميقة بيتَ إلى غذائِهم المفضّلِ: |
| Derin sulara ulaşana kadar altında kalalım. | Open Subtitles | يمكننا البقاء تحته حتى نصل إلى المياه العميقة |
| Tunalar aşağıdan saldırır böylece sardalyaların Derin sulara kaçış yollarını keserler. | Open Subtitles | تهاجم اسماك التونة من الأسفل، تقطع طريق الهروب للسردين، وصولاً إلى المياه العميقة. |
| Yani, evet. Çocukken seni Derin sulara fırlattım ama sen kendi başına nasıl yüzeceğini öğrendin. | Open Subtitles | أعني، لقد قذفتكِ في المياه العميقة عندما كنتِ طفلة، لكنّكِ تعلّمتِ كيف تسبحين بنفسكِ. |
| Yeni bir yaklaşım deniyorum ona yardım etmenin en iyi yolu onu en Derin sulara fırlatmak. | Open Subtitles | إنّي أحاول أسلوب جديد، وأفضل طريقة لمُساعدته هي بقذفه في المياه العميقة. |
| Her gün daha Derin sulara giderler. | Open Subtitles | تقوم برحلات يومية نحو المياه العميقة |
| Derin sulara giriyoruz, dalacaklar! | Open Subtitles | نحن مقبلون على المياه العميقة! إنه سيغوص |
| Derin sulara gittiğimizi biliyorlar. | Open Subtitles | سيعلمون أننا نهرب إلى المياه العميقة |
| Derin sulara giriyoruz, dalacaklar! | Open Subtitles | نحن مقبلون على المياه العميقة! إنه سيغوص |
| Akıllanmış olmak anlamına geliyor. Daha derin sularda yüzüyormuş. | Open Subtitles | هذا يعني أنّه أصبح ذكيّاً السباحة في المياه العميقة |
| Bu kısa süreli ikramiyeden nemalanmak için büyük sürüler halinde derin sularda dolaşıyorlar. | Open Subtitles | أعداد كبيرة منهم تتقدم من المياه العميقة لإغتنام هذه الوفرة القصيرة. |
| Şu an o denizaltıyı kimsenin bulamayacağı şekilde derin sularda istiyorum. | Open Subtitles | الآن, أريد هذه الغواصة في المياه العميقة حيث لا يمكن لأحد أن يجدها |
| Ancak somonlar için bu derin su sığınakları birer hapishaneye dönüşmüş durumda. | Open Subtitles | ،لكن بالنسبة للسلمون تصبح ملاذات المياه العميقة سجوناً |
| KGB, derin su sondajı teknolojisini çalmak istedi ama baban reddetti. | Open Subtitles | و أرادت الإستخبارات السوفيتية أن تسرق تقنية حفر المياه العميقة و لكن أبيك رفض ذلك |