Ve daha mutlu olma umudu ile Kaliforniya'ya taşınan bu insanları izleyip ne olacağını görmek çok ilginç olabilir. | TED | والأمر نوعاً ما مثير لتتبع ما الذي يحدث عندما ينتقل الناس إلى كالفورنيا على أمل الحصول على سعادة اكثر. |
Oh. şimdi, bu insanları ölüme gönderme ve yalan söylemedir. | Open Subtitles | الآن ، عملي هو الكذب ، وارسال الناس إلى حتفهم |
Bana öyle bakma! İnsanların bana öyle bakmasından nefret ederim. | Open Subtitles | لا تنظرى إلى هكذا أكره عندما ينظر الناس إلى هكذا |
İnsanların hayatını tehlikeye atıyorsun ve bir silahın bile yok, öyle mi? | Open Subtitles | تأخذ الناس إلى حياة أو موت الحالة، وأنت ما عندك بندقية حقيقية؟ |
Onlara göre kahin tarzı tarım sadece insan alanını kapsıyor ve daha çok insanı düşük ücretli tarımsal işçiliğe çekiyorlar. | TED | يدّعون أن النمط الزراعي للأنبياء يوسع الأثر البشري فقط ويحول المزيد من الناس إلى مزارعين ذوي أجور منخفضة. |
İnsanları hayata döndürmek için savaşmam gerektiğini mi ima ediyorsun? | Open Subtitles | تعني بأنّه يجب أن أحارب لكي ارجع الناس إلى الحياة؟ |
- İyice acayip oldun. İnsanları sırf sik kafalı diye eşcinsel yapamazsın. | Open Subtitles | أنت تتصرف بغرابة، لا يمكنك تحويل الناس إلى شواذ فقط لأنهم حمقى |
Bu süreyi iyi değerlendirip bu insanları gizlenebilecekleri bir yere götürmeliyiz. | Open Subtitles | في هذه الأثناء، يجب علينا نقل هؤلاء الناس إلى مكان آمن. |
Sen, bütün bu insanları, ait olmadıkları bir savaşa sürüklüyorsun. | Open Subtitles | وأنت تقود كل هؤلاء الناس إلى الحرب التي لا تهمهم |
Bir şey olmaz. Bu insanları güvenli bir yere götür. | Open Subtitles | سنكون على ما يرام خذوا الناس إلى مكان آمن فحسب |
Bu yüzden bize insanları websitemize yönlendirerek yardım etmeye başladılar. | TED | وهكذا بدؤوا بمساعدتنا على جذب المزيد من الناس إلى صفحتنا الالكترونية. |
Bu defa son olduğunu düşündüklerinde insanların size nasıl baktığını bilirsiniz değil mi? | Open Subtitles | أتعرفون كيف ينظر الناس إلى بعضهم عندما يدركون أنهم لن يروا بعضهم ثانيةً؟ |
İnsanların bileklerinde kelepçe varken biraz daha fazla konuşkan olduklarını fark ettim. | Open Subtitles | يميل الناس إلى أن يكونوا كثيري الكلام قليلاً بالأصفاد على أرساغهم، لاحظت. |
Komada olman, insanların senin kim olduğunu görmelerine engel olmaz. | Open Subtitles | لا يحتاج الناس إلى غيبوبة لكي لا يروك على حقيقتك |
İnsanları Tanrı'ya ulaştıracak, Maggie. Birçok insanı. | Open Subtitles | هي ستقود الناس إلى الرب ماجي كثيرا من الناس |
Etrafına bir baksana. Bu kadar insanı buraya getirdin. | Open Subtitles | انظري حولك، لقد أحضرتِ كل هؤلاء الناس إلى هنا |