ya da ben istisnayım, ki bu da sevdiğim insanları arkamda bırakmak zorunda olduğum anlamına geliyor. | TED | أو، لأنني إستثنائية، والذي يعني أنه يتعين عليّ ترك الناس الذين أحبهم ورائي. |
Ve birisi gelip de size, sevdiğim insanları kullanarak bana ulaşmanın iyi bir fikir olup olmadığını sorarsa... | Open Subtitles | و عندما يأتي الناس اليك و يسألونك اذا كانت محاولة الوصول الي عن طريق الناس الذين أحبهم هي فكرة جيدة |
sevdiğim insanları acı çekerken görmeye katlanamam. | Open Subtitles | يا إلهي لا أطيق رؤية الناس الذين أحبهم في ألم أوه |
Bütün bunları mahvetmeden, sevdiğim insanların gülümsemelerini izleyemez miyim? | Open Subtitles | أرى الناس الذين أحبهم بابتسامات كبيرة بلا أن أفسدها كلها ؟ |
Bak, bazen sevdiğim insanların üzerine fazla giderim. | Open Subtitles | أنظر، بعض الأوقات أُبعد الناس الذين أحبهم |
sevdiğim insanların kanları. | Open Subtitles | دماء من الناس الذين أحبهم |
Sevmediğim insanlar olsa bile sevdim ama Sevdiğim insanlar kadar değil. | Open Subtitles | أحببتهم لكن ليس بقدر الناس الذين أحبهم |
Bunun ailemi, sevdiğim insanları mutlu edeceğini biliyordum. | Open Subtitles | و لقد كنت أعلم أنه سيجعل عائلتي و الناس الذين أحبهم سعيدين |
sevdiğim insanları tehlikeye atacak hiçbir şey yapmayacağım. | Open Subtitles | أنا لن أفعل أي شيء لأضع الناس الذين أحبهم في خطر |
Ben de kazandığım parayı sevdiğim insanları mutlu ederek harcayayım dedim. | Open Subtitles | لجعل بعض الناس الذين أحبهم سعيدين |
Çoğunlukla sevdiğim insanların hayatını. | Open Subtitles | الناس الذين أحبهم في الغالب |
Zihnimi sevdiğim insanların görüntüleri ile doldurdu. | Open Subtitles | ملأت عقلي بصور الناس الذين أحبهم... |
Eğer bu sevdiğim insanların hatrı içinse, sen de dahil. | Open Subtitles | من اجل الناس الذين أحبهم |
Sevdiğim insanlar arasında seçim yapma düşüncesi imkânsız. | Open Subtitles | فكر الاختيار بين الناس الذين أحبهم... فمن المستحيل. |
- Sevdiğim insanlar beni engellemiyorlar! | Open Subtitles | الناس الذين أحبهم ليسوا بتشويش - |