Dünyadaki insanlar Kira'dan korkarken bazıları da onun tarafını tutmaya başlar. | Open Subtitles | بدأ الناس حول العالم يخافون من كيرا بينما هناك آخرون يشجعونه |
Ve insanlar kutsal bir değerin ya da nesnenin etrafında döndüklerinde, onu savunmak için de beraber savaşabilecek bir takım oluveriyorlar. | TED | وعندما يطوف الناس حول جسمٍ أو قِيَمٍ مقدسةٍ ، فإنهم سيعملون كفريقٍ واحدٍ ويقاتلون من أجله. |
Dünya'nın her köşesinde, insanların özgürlüğü ve hakları için savaştığını biliyorsunuz. | TED | تعرفون أن جميع الناس حول العالم يقاتلون من أجل حريتهم، يقاتلون من أجل حقوقهم. |
Tarihsel kayıtlar, insanın cinsel evrimiyle ilgili varsaydıklarımız göz önünde bulundurulduğunda imkansız olması gereken cinsel pratikleri olan dünyanın birçok yerinden insanların hikayeleriyle dolu. | TED | السجلات التاريخية مليئة بحساب الناس حول العالم والذين يملكون الممارسات الجنسية ذلك لابد أن يكون مستحيلا بالنظر إلى ما افترضنا حول التطور الجنسي البشري |
Geçtiğimiz yıllarda, dünya çapında milyonlarca insan genetik modifikasyonun zararlı olduğuna inanmaya başladı. | TED | في السنوات الأخيرة، ملايين من الناس حول العالم بدأوا يعتقدون أنا هناك شيئاً شريراً حول التعديل الوراثي. |
Liderlik hakkında öğrendiklerinizle ilgili seyirci ile ne paylaşmak istersiniz? | TED | ماذا ستشاركون مع هؤلاء الناس حول ما تعلمتم عن القيادة؟ |
Cep telefonu, siyasal özgürlüklerini kazanmaya yarayan önemli bir araç olarak dünyanın pek çok tarafında, insanlar tarafından kullanılıyor. | TED | أعطت الهواتف النقالة الناس حول العالم أداة مهمة تمكنهم من اكتساب حُريتهم السياسية. |
37 toplumu kapsayan bir çalışmaya göre, dünyanın değişik yerlerinde insanlar, aşık oldukları insanla evlenmek istiyorlar. | TED | الناس حول العالم، في دراسة ل 37 مجتمع، يرغبون في أن يكونوا في حب من يتزوجون. |
O kutsal bir taştır ve insanlar bir araya gelip etrafında daire olup toplandıklarında, birbirlerine güvenebilirler ve tek olurlar. | TED | هو حجر مقدس و عندما يدور الناس حول القيم سوياً يتحدون، و تزداد ثقتهم ببعض و يصبحون واحد. |
Bayanlar ve baylar, bu hiç de şaşırtıcı değil Dünya çapında, insanlar Çin'in ne yaptığını ve söylediğini işaret ediyor. "Bunu sevdim. Bunu istiyorum. | TED | سيداتي سادتي , انها ليست مفاجئة بان الناس حول العالم يشيرون الى ما تقعله الصين و يقولون احب ذلك , و اريد ذلك , |
Dünyanın her yanından insanlar sormaya başladı: Ebola bu şekilde yayılmaya başlarsa durdurabilir miyiz? | TED | بدأ يتسائل العديد من الناس حول العالم هل يمكننا إيقاف إنتشار الإيبولا بتوسعه هذا؟ |
Dünya üzerindeki insanlar her gün, iletişim kurmak, bilgi almak ve eğlenmek için bu altyapıya bel bağlıyor. | TED | يعتمد الناس حول العالم على بنيتنا التحتية من الأقمار الصناعية لنقل المعلومات والترفيه والتواصل. |
Dünyanın pek çok yerinde insanların tapirin ne olduğunu bilmemeleri inanılmaz. | TED | ومن المدهش أن العديد من الناس حول العالم لا يعرفون ما هو التابير. |
Yani o veri topladı ve bir sunum yaptı ve bu sunum insanların gelişen dünya ekonomisi ile ilgili fikirlerini yerle bir etti. | TED | إذاً، فقد أخذ هذه البيانات وصنع بها عَرضه الذي حطّم الكثير من الأساطير لدى الناس حول الإقتصاديات في العالم النامي. |
Böyle bir tipteki çok büyük bir ekranda insanların ne görmek isteyecekleri konusunda bir forum olabilir. | TED | ستكون منتدى لأفكار الناس حول ما يودون مشاهدته على شاشة عملاقة من هذا النوع. |
Bu sebeple, bunu araştırdığınızda farkedersiniz ki dünyadaki farklı insanların farklı dünya anlayışları vardır. | TED | وأنت عندما تدرسها، تبدأ تدرك ان الناس حول العالم لديهم فهم مختلف له |
Bond insanların ölümümle şu yada bu sebepten ilgilenmesinden artık bıktım. | Open Subtitles | . لأجل دقائق قليله قط يا بوند. سئمتُ من دردشة الناس حول موتي |
Etrafında insanların toplanıp gülüştüğü bu dilek pınarı ona dostça bir hareketle dokunan kadınla aynı evrensel masumiyeti paylaşıyor. | Open Subtitles | حيث يضحك الناس حول نافورة النّذر المرأة التي لمَستها بطريقة ودية تشارك في نفس براءة الكون |
Dünyanın dört bir yanında siyasi sorumlulukları olan ve Müslüman mültecilerin alınmamasını söyleyen pek çok insan gördük. | TED | لقد رأينا العديد من الناس حول العالم ذوي مسؤولية سياسية يقولون، مثلا، لا ينبغي قبول اللاجئين المسلمين. |
Çoğu insan internette son derece İngilizce merkezli dusunuyor, | TED | ينحصر تفكير الكثير من الناس حول الطريقة التي تركز اللغة الإنجليزية على الإنترنت، |
Ve bütün katılımcılar, ki dünyanın dört yanından harika bir grup insan bunlar, kendi süslemelerini yaptılar. | TED | وكل مساهمينا، والذين هم تشكيلة مذهلة من الناس حول العالم، يقومون بإضافاتهم الخاصة. |
Ve böylece insanlarla bunun hakkında tartıştım, tartıştım ve tartıştım. | TED | و لذلك فقد كنت أتجادل مع الناس حول ذلك، باستمرار. |