| eksik olan malzeme, bir soydan gelmeyen bir vampirin kalbi. | Open Subtitles | العنصر الناقص هو قلب مصّاص دماء لا ربيب تحوُّل له. |
| Logo ile başlamayı düşünüyordum. Burada eksik olan elbette ki Kuzey Kutbu’nun buz örtüsü. | TED | لقد فكرت أن أبدأ بالشعار. ما هو الشيء الناقص هنا بالطبع هو الغطاء الجليدي للقطب الشمالي |
| Anlaşılan biz de eksik şifreyi arıyormuşuz. | Open Subtitles | يبدو أننا نسعى خلف نفس الجزء الناقص من الرمز |
| Kodları kendisi yazmış olduğu için, hangi bölümün eksik olduğunu anlayacaktır. | Open Subtitles | لقد كتب الشفرات، فبالتالي سيعلم ما الناقص منها |
| Bu da bizi denkleminin eksi tarafına getiriyor. | Open Subtitles | و الذي يقودني إلى إشارة الناقص في معادلتها |
| Vay be, burada tek eksik olan parkenin altına gömülmüş çürüyen birkaç düzine ceset. | Open Subtitles | يا إلهي , الشيء الوحيد الناقص من هذا المكان هو بعض الجثث المتمدده المتعفنه داخل قبور سطحيّه أسفل هذا البيت |
| - eksik olan bir şey varsa o da kanla yazılmamış olması. | Open Subtitles | الأمر الوحيد الناقص أنها لم تُكتب بالدماء |
| ihtiyaç duyduğu çalışma alanını notlandıramıyoruz. Özellikle eksik olan şey, beşeri bilimler, sosyal bilimler, işletme ve diğer alanlarda fazlasıyla önemli olan eleştirel düşünme çalışmalarıdır. | TED | تحديداً، الناقص هو التفكير النقدي وهذا أساسي جداً في مثل هذه التخصصات مثل الإنسانيات، العلوم الإجتماعية، إدارة الأعمال وغيرهم. |
| eksik parça geldiğinde, Brotherhood'a beni arattır. | Open Subtitles | إجعل الملازم أول "بروثيرهود" يتصل بى . فى اللحظة التى يأتى فيها الجزء الناقص |
| Bu "Shining" de eksik olan tek şey. | Open Subtitles | ذلك هو الشىء الوحيد الناقص فى "الإشراق". |
| Bir tek fayton gezisi eksik kalmış. Evet. | Open Subtitles | أتعلمين ما الشيء الوحيد الناقص "جولة بالعربة" |
| Tek eksik olan şiddet eğilimiydi. | Open Subtitles | والشيء الوحيد الناقص كان استعمال العنف |
| Ofisteki tek eksik hamster tekerleğiyle talaştı. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الناقص في ذلك .. المكتب الضيّق "هي عجلة جرذ "هامستر ونشارة خشب |
| Dört kurbanımız var. eksik olanı bulursak... | Open Subtitles | ... و لدينا اربعة ضحايا , ان اكتشفنا من هو الناقص |
| eksik olan tek şey santrifüj. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الناقص هو جهاز طرد مركزي |
| Bir tek danteliyle güneş şapkası eksik. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الناقص هو رباط وقبعة شمس |
| Bu kesinlikle eksik kredi olarak gözükecek. | Open Subtitles | هذا حتما سيكمل الفصل الناقص لديكِ |
| Emma. Merlin'i serbest bırakmak için gereken eksik malzememizi nereden bulacağımızı biliyorum galiba. | Open Subtitles | (إيمّا)، أعتقد أنّي ربّما أعرف مِنْ أين سنحصل على المكوّن الناقص لتحرير (ميرلين) |
| Diğer bir deyişle eksik malzememizi sağlayacaksın. | Open Subtitles | بمعنى آخر، ستخبرنا بالعنصر الناقص. |
| Artı pozitif, eksi negatif demek! | Open Subtitles | الزائد إيجابي الناقص سلبي! اتركني أفعل هذا |
| Bana eksi puan verdiler çünkü Olimpiyatlar'ı kazanmıştım. | Open Subtitles | عندما خرجت من المدرسة الثانويه مع درجة راسب وهم أعطوني الناقص لأني ربحت الألعاب الأولمبية أفهم ذلك , خارجا الناس مثلكم جميعا |