| Ben orada beş yıl kaldım. Orada gramer okuluna gittim. | Open Subtitles | عشت هناك لمدة خمس سنوات ذهبت إلى المدرسة النحوية هناك |
| Şimdi, bir dil sadece sözcük yığınları değildir veya bir takım gramer kuralları değildir. | TED | والآن، ليست اللغة مجرد وعاء للمعاني أو مجموعة من القواعد النحوية |
| Teknik olarak İngilizce olduğu halde, dili türetmişler bazı özel kelimeler ve yeni bir gramer yapısı ile. | Open Subtitles | على الرغم من الناحية الفنية الإنجليزية، تطورت اللغة لتشمل معين فريد المفردات والبنية النحوية. |
| Bu adla bilinir, ama yaptığı dilbilgisi yanlışlarıyla tanınır. | Open Subtitles | اسماً شائع، لكنّه صحفي معروف . بـِ عَمَل الأخطاء النحوية |
| O dil bilgisi hatalarını da camdan atlamak üzere olan her kadın yapardı. | Open Subtitles | الأخطاء النحوية سببها توتر أية امرأة على وشك أن تقفز من نافذة. |
| Bu özel söz dizimi, eşsiz gramer yapısı, belki de belli bir kültürel anlamı var. | Open Subtitles | هذا هو تركيب معين، البنية النحوية فريدة من نوعها، ربما تدل على الأهمية الثقافية . |
| İlki gramer sorgusu. | TED | أولا، مشكلة القواعد النحوية. |
| Mesajdaki gramer yapısı, | Open Subtitles | البنية النحوية في النص، و |
| Ah Fuzzy, bu ne biçim gramer? | Open Subtitles | فازي" , القواعد النحوية" |
| Bu mesaj yazım ve dilbilgisi hatalarıyla dolu. | Open Subtitles | هذه الرسالة مليئة بالأخطاء النحوية والإملائية |
| dil bilgisi hatalarıyla dolu. | Open Subtitles | إنها مليئة بالأخطاء النحوية. |