| Uzaylılara ait bir teknoloji gibi, "Portekizli bir doktor" tarafından kıçınıza enjekte edilen ve hafızanızda Yara bırakan bir olaydı. | TED | في مناسبات كهذه يصبح الندب من الماضي كقطعة من تكنلوجيا المخلوقات الفضائية التي تم ادراجها في أردافكم بيد دكتور برتغالي |
| Wichita'da açtığın bu Yara izinin öcünü alacağım. | Open Subtitles | يجب أن نسوى مسألة هذا الندب الذى سببته لى فى ويتشيتا |
| Ahlaki çatışmalardan ve açığa vurulmuş cinsellikten kaynaklanan psikolojik yaralar. | Open Subtitles | الندب النفسية التي تنجم عن النزاعات الأخلاقية وجنس علني |
| Yüzünde, ellerde ve göğsündeki yaralar ise kendi kendine iyileşiyor. | Open Subtitles | الندب على وجهك على أيديك، على أقدامك، على صدرك هم، يبدون لكي يكونوا تصليح أنفسهم. |
| - Yaralı suratlı yerli ki bu çocukları kaçırdı. | Open Subtitles | صاحب الندب الهنديّ، الّذي اختطف هؤلاء الأطفال |
| İki ay önce tutulduğu yerde kırbaçlandığına dair izler mevcut. | Open Subtitles | الندب عليها تدل أن عملية الجلد حدثت قبل شهرين مضى |
| Bu odayı terketmeyin, çünkü eğer bunu yaparsanız, herkes bu berbat yaraları görür. | Open Subtitles | لا تغادروا هذه الغرفة، لأنكم إذا غادرتموها سيرى كلّ شخص تلك الندب القبيحة |
| "Sırttaki izlerin", mecaz olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلتَ أن الندب على الظهر هي تشبيه |
| Serbest dövüşe bayılırım. Yüzüme birkaç Yara izi daha lazım. | Open Subtitles | أحب أي شيء يتعلق بالنزالات أريد المزيد من الندب على وجهي |
| Yüzünüzdeki Yara izinin nedeni onun kardeşiyken bu asanın kaderiniz olması son derece ilginç. | Open Subtitles | من الغريب أنها الموجودة بهذه العصا بينما الاخرى في العصا التي اصابتك بهذا الندب |
| Sırtındaki Yara izlerinin bazıları eski bazılarıda yeni. | Open Subtitles | بعض الندب على ظهرها قديمة منذ عام و بعضها حديثة |
| Sol bacağındaki bu Yara izi, ameliyat kesiği. | Open Subtitles | أجل، هذا الندب الطويل على رجله اليسرى جراحي. |
| Ellerimdeki ve ayaklarımdaki yaralar kalp zarı iltihabı sonucu. | Open Subtitles | الندب تظهر في يديّ وقدميّ وأنا أعاني من التهاب الشفاف |
| Balikciydi, ellerindeki yaralar cok belli, olta kancalari. | Open Subtitles | إنه صياد، الندب على يديه مميزه سنارة صيد |
| Balıkçıydı, ellerindeki yaralar çok belli, olta kancaları. | Open Subtitles | إنه صياد، الندب على يديه مميزه سنارة صيد |
| Kargaşa bitmişti fakat yaralar asla iyileşmeyecekti. | Open Subtitles | الإضطرابات كانت قد إنتهت لكن الندب لن تشفى |
| Leith katliamından önce üç tane Yaralı sırt tünellerin dışında dövüldü. | Open Subtitles | ثلاث من أصحاب الندب تم ضربهم خارج الأنفاق فقط قبل حادثة السوق, وتركوا عراة |
| Yaralı sırtlar hakkında bir şeyler okumuştum. | Open Subtitles | يجب أن تقرأ القليل عن أصحاب الندب, من اجل تخفيف الالم |
| İyice baktığında hiçbirinin gerçek Yaralı sırt olmadığını anlayacaksın. | Open Subtitles | أبحث جيداً في الموضوع وستجد أن القتلة ليسوا من أصحاب الندب |
| Sırtındaki izler... | Open Subtitles | تلك الندب على ظهرك |
| "Sırttaki izler" mi? | Open Subtitles | "الندب على الظهر"؟ |
| Karım sezaryen yaptıktan sonra yaraları için harika bir anti Yara kremi aldık. | Open Subtitles | زوجتي لديها هذا الكريم الرائع ضد الندب لقسم الجروح |
| Yara dokusu epey eski. yaraları omzunu sarmış, görüyorsun değil mi? | Open Subtitles | الندب قديمة، هل ترى إلتفاف الجروح حول كتفه؟ |
| Eski izlerin üstünde yeni yaralar. | Open Subtitles | جروح جديدة فوق الندب القديمة |