| göçmen Bürosu yetkilileri yukarıdalar ve onları fazla bekletmek istemiyorum. | Open Subtitles | ضباط الهجره في الردهه وانا لا احب الاحتفاظ بهام منتظرين |
| Yabancı uyruklu biri olarak göçmen Bürosuna başvurmak zorunda. | Open Subtitles | هي أجنبية ويجب ان تغادر قبل تحقيق مجلس الهجره |
| Hollanda Göçmenlik Yasası ve devletin Dünya Bankasını korumasına. | Open Subtitles | سياسة الهجره الهولنديه والدعم من الصندوق الدولي |
| İthal edildiğine dair elçilik yada Göçmenlik bürosunda bir bilği yok mu? | Open Subtitles | لا معلومات عنها في السفاره أو مكتب الهجره, لأنها مستورده؟ |
| Kuşların göç rotası, Sarı Deniz boyunca Jiangsu Eyaleti'ne kadar ilerliyor. | Open Subtitles | الطيورتاخذ المسار التالي الهجره من ساحل البحر الاصفر الى اسفل مقاطعة جيانغسو |
| Sen, Tanrım, göçü bizzat yaşadın. | Open Subtitles | انت يا الهي، جعلته يعرف طريق الهجره |
| O büyük göçten beri asla eskisi gibi olamadı. | Open Subtitles | لميتعرضلـ .. منذ الهجره الهائله |
| göçmen bürosunun, onu Hudson'un eşi olarak kabul ettiklerini böylece bir Amerikan vatandaşının haklarına sahip olduğunu söyledim. | Open Subtitles | المسئولين عن الهجره اعطوها المنفعة لصالح المتهم هي الان زوجة لهدسون متزوجة من مواطن امريكى |
| Yasadışı silah bulundurma ve göçmen yasalarını çiğnemekten, – | Open Subtitles | وعنده عدة اتهامات مسبقه من انتهاك قانون الهجره |
| Dinle, göçmen Bürosu'ndan gelmiyorum sadece dün gece kulüpte olanları bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أنظري، انا لست من ادارة الهجره. أريد فقط ان اعرف ماذا حدث في تلك الحانه ليلة أمس. |
| Ama tutuklama belgesi, çağrı ihbarı gönderildikten sonra göçmen ve gümrük yürütmesi tarafından çıkarılmış. | Open Subtitles | ولكن مذكرة التوقيف من دائرة الهجره بعد ان رسلوا لها طلب حضور |
| Ogden'i göçmen Bürosu yetkilileri ile bırakmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | اضطررت الى ترك اوجدين مع سلطات الهجره |
| göçmen bürosu ve gümrükçüler öncelikli olacaklar. | Open Subtitles | ادارة الهجره سوف تتولى الموضوع |
| Pasaportun, biletin Göçmenlik formu, senin için doldurdum. | Open Subtitles | واتذكره , سفرك جواز الهجره استماره لك ساملاها |
| Erkeğim halen Göçmenlik Bürosundan kaçmakta olduğundan, bu, kasabaya yaymak istediğim bir şey değil. | Open Subtitles | وبعتبار الرجل انا عندي حالياً هارب من الهجره. أنها ليست بشيء أريد ان انشره في جميع أنحاء المدينة |
| Göçmenlik, işlemlerini çok hızlı bitirdin, değil mi? | Open Subtitles | الهجره ، حصلت عليهم على وجه السرعة،صح؟ |
| Eğer bunu vize için yapıyorsan, Göçmenlik Bakanı hemen şurada oturuyor! | Open Subtitles | لو أنك تتزوج لتحصل على إقامه فرئيس الوزراء -و وزير الهجره جالسان هناك |
| Bir Göçmenlik avukatı ile konuştum. | Open Subtitles | لقد تحدثت مع محامي الهجره |
| Kuşlar kadar nehirdeki canlıların da göç rotası üzerinde yer alan Shanghai şimdi çok daha büyük bir istila için hazırlanıyor. | Open Subtitles | وتقع على الطريق الرئيسية الهجره لالطيور فضلا عن نهر الحياة شنغهاي تستعدّ الآن لإحتلال أكبر مستوي |
| Tüm bunların nedeni insanlık tarihinin gördüğü en büyük göç akınına hazırlanmak. | Open Subtitles | في اطار التحضير للجميع اكبر الهجره الجماعية للشعب في تاريخ العالم |
| Avrupalılarında göçü sınırlamasının nedenleri var tabi. | Open Subtitles | الاوروبيون لديهم اسبابهم للحد من الهجره |
| O büyük göçten beri asla eskisi gibi olamadı. | Open Subtitles | لم يكن تماماً... بخير منذ الهجره الهائله ... |