Longshanks soyluları Ateşkes görüşmeleri için davet etti-- silahsız olarak. | Open Subtitles | لذ فقد دعاهم لونجشانكس إلى الهدنة. لا أسلحه,ورقة واحده فقط. |
Ateşkes bayrağı sallayacağız, ve doktoru çağıracağız. | Open Subtitles | لإنقاذ حياته سنرفع راية الهدنة وننادي الطبيب |
Ateşkes iptal edildiyse, burası ile tren arasında herkes bizi vurabilir. | Open Subtitles | اذا كانت هذه الهدنة ملغية, أي أحد يمكن أن يهاجمنا من هنا إلى ذاك القطار. |
Tek yapmamız gereken genel ateşkesi sürdürmek. | Open Subtitles | كل ما علينا فعله. هو إبقاء الهدنة العامة. |
Ve eğer Cylonlar sizi hattın ötesinde yakalarsa ateşkesi ihlal ederken... | Open Subtitles | وإذا أكتشف السيلونز قيامك بعُبور خط الهدنة وخرق الهدنة .. |
Muhammed. Savaşı kaybettikten sonra Mekke ile barış istemiştin sana bazı şartlar göndermiştik. | Open Subtitles | محمد ، لقد عرضت عليك شروط الهدنة بينك وبين مكة |
Mütareke Gününde Arlington Mezarlığında borazan çalmam için beni seçtiler. | Open Subtitles | اختاروني لعزف الدقات في مقبرة ارلنجتون يوم الهدنة |
Motor kulüpleri arasındaki ateşkesin bir parçası haini teslim etmekti. | Open Subtitles | فقد كان جزءاً من الهدنة أن يتمّ تسليم الخائن .. |
Ateşkesten bir ay öncesine kadar Irak, Tahran'ı her gün bombaladı. | Open Subtitles | قبل شهر من الهدنة , العراق قصفت طهران بشكل يومي |
Sabah 11'de Ateşkes imzalandı. | Open Subtitles | لقد عُقدت الهدنة في الحادية عشر من هذا الصباح |
Ateşkes bayrağı soğukkanlı bir katil için ne ifade eder ki? | Open Subtitles | . ماذا يعني علم الهدنة , لقاتلة باردة الدم ؟ |
Alman vatandaşları için 1918'deki Ateşkes ihtimali Tanrı vergisi idi. | Open Subtitles | بإلنسبة للشعب الألماني في أكتوبر 1918 فرصة الهدنة بدت هديّة من السماء |
O bu Ateşkes sona erdi herkes daha üzgün olurdum. O | Open Subtitles | كانت لتصبح غاضبة أكثر من أى أحد آخر أن هذه الهدنة انتهت |
Benim görevim bir Casus Uçağına eşlik etmekti Ateşkes hattının hemen dışına burnumuzu uzatıp, şüpheli bir şey var mı diye bakacaktık. | Open Subtitles | مُهمتى كانت مُرافقة مركبة إستطلاعية خلف حدود الهدنة ولإطلاعنا على أي أدلة |
Onunla birlikte kaçtılar. Tam Ateşkes imzalandığı anda. | Open Subtitles | لقد فروا بها , قبل أن يُوقًِعوا على الهدنة مباشرة |
İnsanoğlu ile gezegen arasındaki Ateşkes antlaşması her zaman sekteye uğruyor. | Open Subtitles | الهدنة الهشّة بين الإنسان والأرض تُنتهك دائماً. |
Ama ateşkesi bozmuş oldular. | Open Subtitles | لابد أن هذا الهجوم منهم لقد خرقوا الهدنة وهذا جزء من هجوم شامل |
Babam dünyanızla olan ateşkesi koruyabilmek için öldü. | Open Subtitles | لقد مات أبي لكي يحافظ على الهدنة مع عالمكم |
Neden? Mecburduk. ateşkesi korumanın tek yolu buydu. | Open Subtitles | اضطررنا لذلك، كانت الوسيلة الوحيدة للحفاظ على الهدنة |
Senin söylemenle barış olmuyor. | Open Subtitles | ليس معنى أنك تقول هذا كثيراً أن الهدنة موجودة بالفعل |
Kimura ailesi onlarla Mütareke yapacak. | Open Subtitles | عائلة سانو و كيمورا هم ستُعقد بينهم الهدنة |
Bu anlaşma altındaki ateşkesin şartları her iki tarafı da kesin bir şekilde bağlamaktadır. | Open Subtitles | شروط الهدنة بموجب هذا الاتفاق على جميع الأطراف المعنية إحترامها بشكل إجباري و صارم. |
Savaşan iki ülke arasında Ateşkesten bahsetmeyeceksek, neyi konuşacağız? | Open Subtitles | إذا لم نناقش أمر الهدنة بين الدول المتحاربة ماذا يمكننا أن نناقش؟ |
Bu ateşkese çocukları, onların çocukları, onların da çocukları tarafından harfiyen uyulacakmış, zamanın sonuna kadar. | Open Subtitles | على أن يحترم هذه الهدنة أبناؤهم وأبناء أبنائهم حتى نهاية الزمان |
Silahşör kiralamakla Ramsey... anlaşmayı bozdu.. | Open Subtitles | لقد كسر رامسي الهدنة.. باستئجاره هذا القاتل |
İçimizden birine zarar verdiğiniz anda, anlaşma bozulur ve ardından savaş başlar. | Open Subtitles | إذا جرحتم أي واحد منا ، تنتهي الهدنة والعكس بالعكس. |