| Yalnızken takıntılı biri haline gelmek çok kolaydır. | Open Subtitles | إنّه لمن السهل الحصول على نفس تنتابها الهواجس عندما تكون وحيداً |
| Tanışmadığın birine takıntılı olmak delice bir şey. | Open Subtitles | إنه لجنون تام أن تنتابك الهواجس عن شخص لم تلتقي له |
| Muhtemelen takıntılı hale gelmişlerdir. | Open Subtitles | وعلى الأرجح تنتابهم الهواجس |
| Adının da belirttiği gibi, obsesif kompulsif bozukluğun iki boyutu vardır: İşgalci düşünceler, görüntüler ya da dürtüler; yani obsesyonlar ve davranışsal kompulsiyonlar, yani insanların obsesyonların yol açtığı kaygıyı gidermek için yaptığı davranışlar. | TED | و كما يوحي لنا الاسم، فاضطراب الوسواس القهري له جانبان: الأفكار التطفلية و الصور والدوافع والتي تعرف بالهواجس. والسلوكيات القهرية التي ينخرط فيها الناس لتخفيف القلق الذي تسببه هذه الهواجس. |
| El yıkamak, OKB'nin popüler kültürde en sık yansıtılan imajı da olsa, obsesyonlar ve kompulsiyonlar pek çok şekil alabilir. | TED | بالرغم من كون غسل اليدين من الصور الأكثر شيوعاً للوسواس القهري في الثقافة الشعبية، فإن الهواجس و الدوافع القهرية قد تأخذ العديد من الأشكال المختلفة. |
| Bu takıntı beyni aşırı yükleme yaptıracak kadar büyüyünce... | Open Subtitles | الهواجس تصبح كبيرة لدرجة أن العقل يصبح تحت ضغط شديد جداً |
| Geçmişte olan bir şeyleri çok fazla zaman harcayarak takıntı hâline getirirsen günümüzdeki olan olaylara odaklanamayabilirsin. | Open Subtitles | لكن اذا قضيت وقت طويل في الهواجس في الماضي او شي حدث في الماضي يمكنك ان تفقد التركيز على الوضع الحالي |
| Yaptığım her küçük şeyi takıntı haline getiriyorsunuz ve bana ne güveniyor ne de inanıyorsunuz, bundan bıktım! | Open Subtitles | أنتم تنتابكم الهواجس من كلِ شيئ أقوم به, و أنتم لا تثقون بي أو تؤمنون بي. حسناً لقد سئمتُ من هذا! |
| takıntı haline getirmeye başladım. | Open Subtitles | بدأت تنتابني الهواجس |