Cinsel kimlik bir spektrumdur, bir yanda erkeklik diğer yanda ise dişilik vardır. | TED | الهوية الجنسية هي طائفة مع الذكورية من ناحية والأنوثة هنا من ناحية أخرى. |
Günümüzde kimlik politikaları hakkında yeni bir şeymiş gibi konuşuyoruz ama yeni değil. | TED | نتحدث اليوم عن سياسة الهوية كما لو أنها أمر جديد، ولكنها ليست كذلك. |
kimlik sahte, kredi kartı çalıntı. Binbaşıyı kaçıran diğer adam bu. | Open Subtitles | الهوية مزورة, بطاقة الإئتمان كانت مسروقة لكن هذا هو خاطفنا الأخر |
Bütün bunlar sonradan edinilmiş damak tatlarıdır, fakat neredeyse kimliği oluşturur. | TED | الآن، كل هذه أذواق مكتسبة، لكنها تشكل ما يقرب شارة الهوية. |
Anlamı yaratmak ve kimliği inşa etmek yanlışı doğru yapmıyor. | TED | صياغة المعنى و بناء الهوية لا يحول الخطأ إلي صواب |
Kurbanın kimliğini belirlemek için kemikleri laboratuvara getirip çalışmam gerek. | Open Subtitles | يجب انا اراجع عظام الضحية بالمختبر لكشف الهوية بشكل صحيح |
kimlik hırsızımız Profesör Durban çıkarsa, katilimiz de o olabilir. | Open Subtitles | إذا تبين أن البروفيسور لص الهوية فربما يكون القاتل أيضاً |
Bana onu kaybederek kimlik hırsızlığı tehdidine karşı nasıl savunmasız hâle geldiğimi açıkladı. | Open Subtitles | شرح لي كيف بفقدانه قمت بإحتمال فضح نفسي في حلقة سرقة الهوية هذه |
Onlara bu kimlik hırsızlığı olayına karışmadığımdan emin olmak istediğini açıklıyordu. | Open Subtitles | شرحت لهم كيف يريد التأكد أنني غير متورطة بقضية سرقة الهوية |
Burada fena yanmış bir kart var. kimlik tespiti yapılamıyor. | Open Subtitles | لديّ حبل قصير محترق بشدة هنا، لا يمكنني تحديد الهوية. |
Bakalım manyetik şeridinde kimlik belirleyebilecek bir bilgi var mı. | Open Subtitles | لنرى أذا ما كان رقم الهوية متضمن في .. ال |
Henüz bilmiyoruz. Ayrıca, tanınma ve kimlik konusunda da neler hissettiklerini bilmiyoruz. | TED | ونحن أيضا لا نعرف كيف يشعرون حول التعرف و الهوية. |
Nerede yaşarsanız yaşayın kimlik toplumdaki konumunuzu belirler. | TED | الهوية تحدد مكانتك في المجتمع اينما كنت |
Bu yüzden, bana sorarsanız kimlik sorularından nefret ediyorum. | TED | لذا اذا سألتني سوف اقول اني اكره السؤال عن الهوية |
Tişörtünde sim vardı, kimliği yok ve parmak izi vermeyi reddediyor. | Open Subtitles | هو يُحْصَلُ على الألقِ على قميصِه لا الهوية ورَفضتْ إعْطائنا طبعاتَ. |
kimliği belirsiz kadın ile ilgili bir şey var mı? | Open Subtitles | هل وجدت شيئاً عن المجهولة ؟ مازلنا نعمل على الهوية |
Jane Doe(kimliği belirsiz hasta),yaklaşık 6 aylık hamile, moloz yığınının altında bulundu. | Open Subtitles | , مجهولة الهوية , حوالي حامل في 6 أشهر وجدتها تحت الأنقاض |
Teknolojinin bireysel kimliği nasıl tahrip etiğini göstermek için markalarını kendileri barkodluyorlar. | Open Subtitles | قاموا بوسم أنفسهم برموز شريطية ليبرهنوا كيف للتكنولوجيا أن تدمر الهوية الشخصية |
Nerede yaşadığını, yaşını, kişiliğini kimliğini ortaya çıkarabilecek hiçbir şey söylemedi. | Open Subtitles | أين يقيم، عمره، الهوية أي شيء يمكن أن يشير إلي هويته |
Kimliğinizi gösterin. Yukarıda kimseyi gördünüz mü? | Open Subtitles | دعنا نرى الهوية الخاصة بك هل رايت أي شخص آخر هنا ؟ |
Yaşam üniversal bir dünyayı gerekli kılıyor, ama aynı zamanda biz yerel kimliğin güvence altında olmasına da inanıyoruz. | TED | الحياة تستلزم وجود عالم كوني، ومع ذلك، فإننا نعتقد في أمن وجود الهوية المحلية. |
Bunun kimlikle ya da kendini ait hissettiğin sosyal kültürle pek alakası yok. | Open Subtitles | أنها ليست الكثير عن الهوية أو الثقافة الاجتماعية مهما كنت تعتقد أنك تناسب. |
Merak etme. Bir sürü kimliğim var. Hazırlıklıyım. | Open Subtitles | لا داعى للقلق لدى ما يكفى من أوراق الهوية للسيارة. |
Sel yatağında bulduğumuz ceset üstünde çalışıyorum. kimliğini hâlâ teşhis edemedik. | Open Subtitles | أنا في منتصف العمل بقضية الجثة المتحللة من الوادي مازال ضحية مجهول الهوية |
Deri, nakit, kartlar Kimliğine dair her parça tümüyle erimiş. | Open Subtitles | كل قطعة تؤدي إلى كشف الهوية تحولت إلى مستحلب |
Sonraki bildiğiniz üzere, açık mavi gönüllü gömleğimi aldım, Kimliğimi aldım, ve 89 yaşındaki patronum tarafından tamamen eğitildim. | TED | ثم , كان لدي سترة المتطوعين ذات اللون الأزرق الفاتح وكان لدي إثبات الهوية. ودربني مديري الذي يبلغ 89 عاماً بشكل كامل |
kimliklerini gizliyorlardı bu yüzden tüm iletişimi elektronik olarak yürüttüler. | Open Subtitles | الهوية كان تثير قليلاَ لذلك تعاملوا مع كل الاتصالات الكترونياَ |
Ben meçhul bir babadan oldum tümüyle meçhul bir babadan. | Open Subtitles | أنا ولدتُ... من أب مجهول... من أب مجهول الهوية تماماً. |
Ancak sizi uyarıyorum: bu tarz bir kimliğe sahip olmak bunlara önem vermediğiniz durumdan çok daha zordur. | TED | والآن علي أن أحذركم أن ذلك النوع من الهوية تنطوي على تحدياتٍ أكثر من غيرها التي لا تعير انتباهاً. |