| Ertesi sabah ödevi kontrol edeceğiz, sonra başka konu, ödev, konu, ödev... | TED | وفي الصباح التالي، سنراجع الواجبات ومن ثمَّ محاضرة أخرى، وواجبات، محاضرة، وواجبات |
| İyiyim, ev ödevleri falan işte. Cumaya matematikten sınavım var. | Open Subtitles | نعم، انها الواجبات الدراسية فقط لدي اختبار بالرياضيات يوم الجمعة |
| Bu gece kaç tane ev ödevim olduğundan haberin var mı? | Open Subtitles | هل تعرف أن لدي الكثير من الواجبات علي فعلها الليلة ؟ |
| Bana kalırsa birlikte çalışıp halatları birlikte onarmalıyız... hem görev paylaşımı olur. | Open Subtitles | حسناً ، فكرتي هي أن نعمل معاً ونصلح الحبال معاً ونتقاسم الواجبات |
| Üniversitede intörnlük yaptım. Birşeyler inşa ettim. Ve ayrıca verilen görevleri nasıl yapacağımı da öğrenmek zorundaydım. | TED | أخذت تدريبات في الكلية . كنت أبني أشياء . وأيضاً تعلمت كيف أن أقوم ببعض الواجبات. |
| Güzel çünkü Pazartesi'ye kadar bitirmen gereken çok ödevin var. | Open Subtitles | جيد، لأن لديكِ كثير من الواجبات التي يجب إنجازها بحلول يوم الأثنين، |
| Eğer kafanı çalıştırıp, ev ödevini iyi yaparsan, tıp sadece bir bilimdir. | Open Subtitles | لو استخدمت رأسك وقمت ببعض الواجبات المنزلية، الطب أساساً هو علم فقط. |
| Benim yaşımdaki herkesten 2 kat daha fazla ödev yapmak zorunda kalıyorum. | Open Subtitles | عليّ أن أعمل ضعف الواجبات المزلية المفروضة على الطلاب في مثل سنّي |
| Geleneksel bir sınıfta, ödevleriniz vardır, ödev, ders, ödev, ders, ve sonrada sınav. | TED | في الفصول التقليدية لديك عدد من الواجبات واجب ثم محاضرة، ثم واجب ثم محاضرة ثم تخضع لإمتحان نهائي |
| ödev, kulaklık, çanta, başka, başka. | Open Subtitles | الواجبات المنزلية ، الرأس ، حقيبة يد ، فحص ، فحص ، فحص |
| Biten ev ödevi ve akademik başarı arasındaki ilişki statiksel olarak zorlayıcıdır. | Open Subtitles | العلاقة بين الواجبات المنزليّة المُنجزة والتحصيل الأكاديمي هي إلزاميّة من الناحية الإحصائيّة. |
| O zaman size ev için seks ödevi vermem gerekir. | Open Subtitles | إذا ناقشنا الجنس، سيكون علي إذماجه في الواجبات المنزلية. |
| Artık okul yok, ev ödevleri de yok. | Open Subtitles | لا مزيد من المدرسة لا مزيد من الواجبات المنزلية |
| Tek düşündüğüm okul ödevleri, ders çalışmak, okumaktı. | Open Subtitles | .. كل ماكنت أفكر فيه كان عن المدرسه المذاكرة ، القراءة ، الواجبات |
| Konuşamam. Bir ton ödevim var. | Open Subtitles | لا أستطيع التحدث الأن لدي الكثير من الواجبات |
| Bu görev ve sorumluluklar için hayattayım Rudolf. | Open Subtitles | لقد ولدت لهذه القيود و الواجبات يا رودلف |
| Birlikte zaman geçirebileceğim kişisel bir arkadaşım yoktu. ama benden bana verilen görevleri yerine getirmem bekleniyordu. | TED | لم يكن لدي العديد من الاصدقاء الشخصيين لقضاء الوقت معهم، ولكن كان متوقع مني ان أؤدي هذه الواجبات المنصوص عليها. |
| Hala ödevin anlamını anlamıyorum. | Open Subtitles | لا زلت لاأفهم المغزى من الواجبات |
| Bütün ödevlerini yaptım. Adını yazman yeter. | Open Subtitles | عملت كل الواجبات إذا كل المطلوب منك الإمضاء بإسمك |
| Çünkü sen bunu ikinci defa yaparken, ben de ev ödevimi yapacağım. | Open Subtitles | لأنه بينما أنتما الإثنان تفعلان ذلك سأقوم ببعض الواجبات المنزلية |
| İnceliğin, zamana karşı görevlerini yerine getirebilmek için koca bir ay onlara ancak yetiyor. | Open Subtitles | شهر كامل لوحده كافي لينجزوا كل الواجبات احتراما للوقت |
| Ama o sıkıcı, donuk ödevlerin insanın ruhunu değerlendirdiğine inanmıyorum. | Open Subtitles | ببساطه، أنا لا أعتقد أن الواجبات الممله والغير متعلقه بالحياة هي مقياس لروح الشخص |
| Aslında dünkü ödevlerimi yapmam gerek. | Open Subtitles | في الحقيقه، يجب ان اذهب واحصل على الواجبات التي ضيعتها بالامس.. |
| ödevler bir yandan, SAT sınavı bir yandan, stres... | Open Subtitles | فقط بين قضاء الواجبات المدرسية و أمتحان القبول بالجامعات و الضغط العام للحياة |