Buna bir an önce son verip, belgeyi almamız gerekiyor. | Open Subtitles | لابد أن ننهي هذا الأمر بسرعة ونحصل على هذه الوثيقة |
Sadece bir formalite,bu belgeyi imzaladıktan sonra sanat eseri bu eve dönene kadar koruma altına alınmış olacak. | Open Subtitles | مجرد شكليات لمرة واحدة وقعت هذه الوثيقة إن القطعة الفنيةَ مغطية حتى تعود إلى هذا المنزل |
belge bir anlaşma olduğunu öne sürmüyor. Bu anlaşmayı kanıtlıyor. | Open Subtitles | الوثيقة لا توحي بوجود علاقة هي تثبت وجودها بشكل مطلق |
Ve bu belge de dünya çapındaki komisyonun imzaladığı ve dünyadan silinen ilk hastalığı doğrulayan sertfikadır. | TED | وهذه الوثيقة هي شهادة وقعتها المفوضية الدولية تشهد العالم أنها قضت على أول مرض في التاريخ. |
Koltuk değneğiyle bile. Doktor belkemiğimi kırdığımı söylüyor. | Open Subtitles | ولا حتى على عكازين الوثيقة تقول اني كسرت ظهري |
Sayın hakim, geceliğin karakoldan alınıp laboratuara bırakılması arasında belgenin hatalı olduğunu görebilirsiniz. | Open Subtitles | إلتقاط القميص في القسم الإجاري و إعطاؤها للمعمل، تستطيع رؤية الوثيقة هُنا معيوبة. |
Piskoposlar hepsi bir araya gelip, bu evliliğin şüpheli olup mahkeme tarafından feshedilmesi gerektiğini ilan eden bu belgeyi imzaladılar. | Open Subtitles | فجميع الأساقفة هنا وقعوا على هذه الوثيقة معلنين بأن الزواج به شك ويجب أن يفسخ بالمحكمة. |
belgeyi dikkatle okuyacağım vicdanım izin verirse, imzalayacağım, Majesteleri. | Open Subtitles | سأقرأ الوثيقة بعناية وآمل أن يسمح لى ضميري بالتوقيع عليها يا صاحب السمو. |
Siz ve ortağınız imzalarsınız, ücreti ödersiniz ve ben de belgeyi imzalayarak işlemi tamamlarım. | Open Subtitles | توقّع أنت وشريكك، ثم تدفع المال.. .. ثم سأكمل أنا الوثيقة بتوقيعي |
Bu da çocuk için hazırladığım... boyuna uygun, daha küçük bir belge. | Open Subtitles | و ها هي الوثيقة الأصغر التي قمت بإعدادها للطفل ملائمة لحجمه |
Bir devlet adamı olarak çalınan belge konusunda pek üzgün görünmüyordu. | Open Subtitles | هو رجل دولة قد يجد نفسه في موقع ليس له للآسف لرؤية مثل هذه الوثيقة محطمة عرضياً |
- Bu belge doğrudan- - Doğrudan İstanbul'dan geliyor. | Open Subtitles | هذة الوثيقة تاتى مباشرة مباشرة من اسطنبول |
Doktor yukarılara yayılmasının bir-iki gün alacağını söyledi. | Open Subtitles | الوثيقة قائلا أنها سوف تكون بضعة أيام أنها سوف ترتفع الذراع الخاص بك. |
Doktor endişelenmeyin. Ben Burada arkadaş edinmek için aramıyorum. | Open Subtitles | لا تقلق، الوثيقة أنا لا أبحث لكسب الاصدقاء هنا. |
Doktor bir daha yürüyemeyebileceğini söylüyor, tabii yaşarsa. | Open Subtitles | وتقول الوثيقة أنه لا يجوز أبدا المشي من جديد، وهذا إذا كان يجعل ذلك. |
Bu belgenin gizli bir rapor olduğuna inandırılmıştı, yeni petrol hattına saldıran teröristlerin kimliklerini içeren. | Open Subtitles | كان يامن بان الوثيقة هي تقرير سري تظهر الارهابين الذين هاجموا انابيب خطه الجديد |
ve şu belgeleri imzalaman gerekli, böylece ben de onları yollayabilirim. | Open Subtitles | وأُريدُكَ أن توقّع على هذه الوثيقة الخاصة باستشارة الحزن، كي أتمكّن من إرسالها بالفاكس. |
Doc Blanchard ve Glenn Davis adında ordunun iki önemli adamını duydun mu? | Open Subtitles | يا، تسمع من أي وقت مضى من اثنين من ظهورهم تشغيل كبيرة في الجيش، و الوثيقة بلانشارد وغلين ديفيس؟ |
belgeler sonra ifadeler.. | Open Subtitles | الوثيقة تأتى والشُرطة تُصرِح بشهادة الوفاة.. |
Aynı belgede der ki;, "Buenos Aires'te oturmayanlar sarhoş ve uykulu olanlar ülkelerinin özgürlüğünün alyehine konuşabilirler" | Open Subtitles | لقد قال أيضاَ في نفس تلك الوثيقة: لا يوجد هناك مواطن في بيونس آيرس.. حتى لو كان ثملا أو نائماَ, قد يتكلم ضد حريات البلد |
Bu belgeye göre artık servet benim. Hadi! Yapabileceğiniz hiçbir şey yok! | Open Subtitles | هذه الوثيقة تقول أنا صاحب الثروة الآن و لا يمكنك فعل شيئا |
Dok, doküman değilmiş. | Open Subtitles | الوثيقة ليست مستند |
Önümüzde Europol'ün gizli, siber suç araştırma belgesi var. | Open Subtitles | كانت الوثيقة السرية للتحقيقات في الجريمة الالكترونية التي أرسلت إلى الشرطة الأوربية |
Bu yüzden mahkeme belgedeki hükümlerin ve malvarlığının... koşullara uygun olarak bölünebileceği kararına vardı. | Open Subtitles | لذا المحكمة تَجِدُ الوثيقة صحيحة والموجودات سَتُقسّمُ طبقاً لبنودِه. |
Hayır. DNR'yi ALS yüzünden yavaş ve acı dolu bir ölümü yaşamamak için imzaladı. | Open Subtitles | لا، وقع الوثيقة لأنه لم يود موتاً بطيئاً مؤلماً لتصلب الأطراف |
formu onaylamazsam beni vuracak mısın? | Open Subtitles | أستطلق النار علي إذا لم أوافق علي الوثيقة ؟ |
Şimdi de karşıma bu kağıt parçasıyla çıkıp Tanrı'nın bana verdiği yetkiyi kısıtlamak istiyorsunuz! | Open Subtitles | والآن تأتوا إليّ بهذه الوثيقة تـَسعون للحد من سلطتي . التي أعطاها لي الله |