| Benim akşam giysilerim dökük bir tişört ve çamur maskesinden oluşuyor. | Open Subtitles | ملابسي المسائية هي عبارة عن قميص بالي و قناع من الوحل |
| Ne çeşit bir cehennem temsilcisi bu ayakları çamur içinde ? | Open Subtitles | ايها السفير ، ماألامر ؟ عندما ، غط الوحل قدميه ؟ |
| Ne istediğimi söyleyeyim sana. çamura bulanmış ağır Fransız zırhı istiyorum. | Open Subtitles | سأخبرك بما لا أريده، لا أريد درعاً فرنسياً ملقىً في الوحل |
| Bu resimde, çok yoksul mahallelerinden birini görüyorsunuz, trafiğe kapalı lüks bir bisiklet caddemiz var, ve arabalar hala çamurda. | TED | في هاته الصورة، ترون في أحد أفقر الأحياء، لدينا شارع فاخر للمشاة و راكبي الدراجات، والسيارات لازالت عالقة في الوحل. |
| Uzun süre iyi olan adamlar, çamurun içinde yuvarlanmak ister. | Open Subtitles | الرجال الذين ظلوا طويلا جيدون, يشتاقون الى التمرغ فى الوحل |
| Okulları temizledik. Evleri çamurdan arındırdık ve temizleyip yenileme ve iyileştirmeye hazır hale getirdik. | TED | ونظفنا المدارس. وأزلنا الوحل والطين عن المنازل استعداد للتجديد وإعادة التأهيل. |
| Sıcak toprağa uzanmak istiyorum gözlerim kapalı, burnumda da çamur kokusuyla. | Open Subtitles | أريد أن أستلقى على الأرض الدافئة وأغمض عينى وأشم رأئحة الوحل. |
| çamur yalnızca gezegen değil insan bedeni için de sağlıklı ve ilkel bir teknoloji olmasına rağmen, yüksek teknolojik performansa sahip. | TED | يعد الوحل صحياً لكوكب الأرض ولأجسام البشر أيضاً والمادة منخفضة المستوى لكن الأداء عال المستوى |
| çamur kuyularında, seni kollarımdan uzak tutan ne var? | Open Subtitles | ما الذى يوجد فى حفر الوحل و يجعلك بعيدا عن ذراعاى ؟ |
| Buradayım çünkü bir çöl tanrısına ve çamur kuyusundaki peygamberine güvenmiyorum. | Open Subtitles | أنا هنا يا فتاه لأنى لم أضع ثقتى فى إله مهجور و نبيه الذى كان فى حفرة الوحل |
| çamur kuyularında, seni kollarımdan uzak tutan ne var? | Open Subtitles | ما الذى يوجد فى حفر الوحل و يجعلك بعيدا عن ذراعاى ؟ |
| Eminim daha önce elinizi çamura veya kile bulaştırmışsınızdır. | TED | وأنا متأكدة من أنكم وضعتم أيديكم في الوحل أو الطين مسبقاً. |
| Garip olan şu ki çamura, üniversitelerde okutulacak kadar değer verilmiyor. | TED | للغرابة، لا يعتبر الوحل ذو قيمة لتتم دراسته في الجامعات، |
| Bu arada istiridye kabuklarını atarken çamurda kırmızı güllerini buldum. | Open Subtitles | بالمناسبة، وجدت أزهارك الحمراء في الوحل عندما رميت صدف المحار |
| Ve o kanlı çamurda başka bir şeyin daha öldüğünü ve kar fırtınasına gömüldüğünü görebiliyorum. | TED | ولكني أستطيع أن أرى شيئا آخر مات في مزيج الوحل والدم، دهشت مما رأيت |
| Onlar artık çamurun veya kar'ın hayalarına son vermesini bekliyorlardı. | Open Subtitles | ينتظر المرء منهم أن يلتَقِمَه الوحل والجليد. |
| Bilerek çamurun içine doğru sürüyor, oğlumun kanını silmek için. | Open Subtitles | تقود مباشرة نحو الوحل, بشكل مقصود لتغسل عن سيارتها دماء ولدي. |
| Beni görmedi. çamurdan olmali. - Beni fark etmedi. | Open Subtitles | لم تراني ، لم تراني بسبب الوحل لم تشعر بي |
| Yüksek dağ tepelerindeki çamuru alçak bölgelere akıtabilir.Öyleyse durun ve bir dakika düşünün. | TED | قد تغسل الوحل عن قمم الجبال العالية و التلال الى الأراضي المنخفضة. إذن توقف و فكر لدقيقة. |
| Kötüler, suları çamurlu ve kirli azgın bir deniz gibiydi. | Open Subtitles | أصبح الأشرار كأمواج البحر الهائجة التى تحمل مياهها الوحل و القاذورات |
| - Mud Dogs hucum takimi sahaya girdi. - Tamam hadi.Basaracagiz. | Open Subtitles | ينتشر دفاع كلاب الوحل في الملعب حسناً،هيا بنا ورفسة من بعد 3 ياردات |
| Bu tortu ya da balçık geniş yumrular halinde topaklantı ve yavaşça değişik şekillere dönüştü. | Open Subtitles | هذا الوحل أو الغرين بدأ يلتأم فى كتل كبيرة وببطأ تكونت أشكال مختلفة |
| Yüzün çamurla kaplıyken bu kadar güzel olduğunu fark etmemiştim. | Open Subtitles | أنا لم أدرك بأنكِ جميلة للغاية و أنت ملطخة بذلك الوحل |
| Onlar Sümük.Aynen aktarabilirsin. | Open Subtitles | أعتقد بأنهم مثل الوحل بأمكانك إقتباس كلامي |
| pislik içinde öyle uzun yaşadın ki, başka birşeyi anlayamıyorsun. | Open Subtitles | فقد عشت في الوحل زمناَ طويلاً ويصعب عليك فهم شيء آخر |
| At kuyruklu saçları çekmişsin ve kimse küçük Perry'yi görmezden gelemesin diye şişko çocukları pisliğin içine itmişsin. | Open Subtitles | بل لأنك أناني جداً ولم يكن ذاك الحب كافياً لذا كنتَ تشد شعر الفتيات وتدفع التلامذة السمينين في الوحل |
| Kumun altındaymış oğlum. | Open Subtitles | في الوحل اللعين. |
| Kocalarımız durmadan ona koşturan şeyin ne olduğunu sorun domuzun pisliğe koşması gibi! | Open Subtitles | إسأليها ما الذي يجر أزواجنا مجددا إليها... مراراً و تكراراً كالخنازير إلى الوحل |