| Çünkü o zaman sana yardım edebilecek tek kişi ben olacağım. | Open Subtitles | لأنّي سأكون الوحيد القادر على المساعدة، ثقي بي في ذلك، اتّفقنا؟ |
| Oraya girip onlara yardım edebilecek tek kişi ben olabilirim. | Open Subtitles | ربما أكون الشخص الوحيد القادر على الدخول هناك ومساعدتهم |
| En önemli şey Emily'nin hikayesi. Bunu bir tek ben anlatabilirim. | Open Subtitles | الشيء الأهم هو قصة إيميلي التي أنا الوحيد القادر على سردها |
| - Cevap verebilecek tek kişi de öldü. - Marriott mu? | Open Subtitles | الرجل الوحيد القادر على اخبارى قد مات ماريوت ؟ |
| Herkes, bunadığınızı söylüyor ama bana ancak siz yardım edebilirsiniz! | Open Subtitles | الجميع يقولون أنه قد أدركك خَرف الشيخوخة، لكنك الوحيد القادر على مساعدتي. |
| Seni hayatta tutabilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | أنا هو الشخص الوحيد القادر على إبقائك حيًا |
| Onu teselli edecek tek kişi sen olmayacaksın. Bütün sevgilileri içeride. | Open Subtitles | فلن تكون أنت الوحيد القادر على إرضائها , فكل عشاقها بالداخل |
| Yapmanı istediğim şeyi yapmalısın çünkü bunu yapabilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | يجب أن تقوم بما طلبتهُ منك لأنك الوحيد القادر على فعله. |
| Olamam işte. Tanrım. Bana yardım edebilecek tek kişi olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | اللعنة، هل تحسب نفسك الوحيد القادر على مساعدتي؟ |
| Yüzbaşı Evans'ın katilini teşhis edebilecek tek kişi Kaplan'dı. | Open Subtitles | كابلان هو الوحيد القادر على تحديد قاتل ايفانز |
| Bunu söyleyeceğim aklımın ucundan bile geçmezdi ama bize yardım edebilecek tek kişi babam. | Open Subtitles | لم أتوقّع أبداً أنّي سأقول هذا لكن أبي هو الوحيد القادر على مساعدتنا |
| Sana yardım edebilecek tek kişi benim, anlıyor musun? | Open Subtitles | فإنّي الوحيد القادر على مساعدتك، أتفهمُ ذلك؟ |
| bir tek senin başarabileceğin bir görev var. | Open Subtitles | عندي مهمة، وأنت الوحيد القادر على القيام بها |
| Bunu bir tek ben engelleyebilirim. | Open Subtitles | ، وأنا الوحيد القادر على الحول دون حدوث هذا |
| Ona bir tek komutan ulasabilir. | Open Subtitles | ان القائد هو الوحيد القادر على الحصول على أي معلومه عنه |
| Bir partinin başı dertte ve onu kurtarabilecek tek kişi de benim. | Open Subtitles | حفلة في خطر وأنا الوحيد القادر على عتقها |
| Bir partinin başı dertte ve onu kurtarabilecek tek kişi de benim. | Open Subtitles | حفلة في خطر وأنا الوحيد القادر على عتقها |
| Kızı kurtarmak zorundayız, ve bu görevi ancak sen yapabilirsin. | Open Subtitles | يجب أن ننقذ الفتاة وأنت الوحيد القادر على تنفيذ هذه المهمة |
| Çünkü aptal salak, arayabilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | بسب , دمدم , انا الشخص الوحيد القادر على اجراء المكالمات |
| Bak, Dustin, Şu anda bana yardım edecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنظر، (داستن) أنت الوحيد القادر على المساعدة |
| İsa yahudileri kurtarmak için geri geliyor, çünkü yapabilecek tek kişi o. | Open Subtitles | الفهم الخاطىء لكل هذا الهُراء المسيح سيعود لإنقاذ اليهود لإنه الوحيد القادر على هذا |
| Diğer baban bunu yapabilecek tek kişi değil, biliyorsun. | Open Subtitles | . . والدكِ الآخر ليس الوحيد القادر على فعل أشياء للنجاة |
| John arkadaşı hademe onu mutlu edecek çünkü bunu yapabilen tek kişi o. | Open Subtitles | جون الودود الطيب هو الذي سيجعلها سعيدة لأنه الوحيد القادر على ذلك |