| Eskiden Maliye Bakanlığında iş birliği yapmış biri var, Ona ulaşmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | وزارة المالية تعاون معنا من قبل .. لذا، نحاول الوصول إليه |
| Daha fazla zarar vermeden Ona ulaşmaya çalışıyorduk. | Open Subtitles | كنا نحاول الوصول إليه قبل أن يصنع أي ضرر آخر |
| Ona ulaşmak isteyenlerden kimse geriye gelemedi. | Open Subtitles | لم ينجوا أحد أبدا بعد محاولة الوصول إليه |
| Ona ulaşmak hiç kolay olmayacak ama aklıma başka yol gelmiyor. | Open Subtitles | ليس من السهل الوصول إليه لكني لا ارى طريقاً آخر |
| Bu eski şehirlerden pek fazla uzak olmayan neredeyse Ulaşılması imkansız bu yerde, bir gündönümü taşı var. | Open Subtitles | ليس بعيدا عن هذه المدن القديمة في مكان لا يمكن الوصول إليه تقريبا هناك علامة لمعرفة الإنقلاب الشمسى الصيفى |
| Nereye gitmek istediğimizi biliyorduk ama oraya nasıl ulaşağımızdan tam olarak emin değildik. | TED | حسنًا، كنا نعرف هدفنا، لكننا لم نكن متأكدين تمامًا من كيفية الوصول إليه. |
| Bu da bir anda mekanı ulaşılabilir hale getirme yönünden bir fark yaratır. | TED | وفجأة تحدث فرقاً بالنسبة لجعل المكان يمكن الوصول إليه. |
| Bombayı daha kolay ulaşılabilen bir yere koymuş olabilirler. | Open Subtitles | وضع القنبلة في مكان يسهل الوصول إليه. |
| Ona ulaşmaya çalıştım, ama yapamadım. | Open Subtitles | لقد حاولتُ الوصول إليه , لكنّي لم أستطِع |
| Ona ulaşmaya çalışırken oldukça zorlanabilirsin. | Open Subtitles | قد تواجه صعوبة في الوصول إليه ..... لأنه يبدو أنه |
| Afrika'da olduğunu biliyorum ve Ona ulaşmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | "أعلم بأنه في "أفريقيا وكنت أحاول الوصول إليه |
| Ona ulaşmak kolay değil ama yakınındaki insanlarla konuşmak mümkün olabilir. | Open Subtitles | ليس من السهل الوصول إليه ولكن قد يكون من السهل التحدث لأشخاص قريبين منه مرحبًا. |
| Her neyse, Ona ulaşmak mümkün değil. | Open Subtitles | على أية حال، نحن لا نستطيع الوصول إليه. |
| Ona ulaşmak için, önce beni geçmelisin. | Open Subtitles | ،أنت تريد الوصول إليه افعل ذلك من خلالي |
| Bu gezegenin Ulaşılması en zor adamısın. | Open Subtitles | يا إلاهى ، إنك تبدو كأصعب شاب على الكوكب يمكن الوصول إليه |
| Joseph, sonunda. Ulaşılması zor birisin. | Open Subtitles | جوزيف وأخيراً ، أنت رجل يصعب الوصول إليه |
| Kardeşini bilirsin işte. Ulaşılması biraz zor biridir. | Open Subtitles | تعرفين أخوك من الصعب الوصول إليه |
| Bölge sonunda tamir olduğu için, şimdi oraya giriş yapabiliyoruz. | Open Subtitles | التى غمرت من قبل و الآن بعد إصلاح المنطقة ككل نحن الآن قادرين على الوصول إليه |
| Kolayca ulaşılabilir bir yer olmalı. | Open Subtitles | يجب ان تكون في مكان يمكن الوصول إليه في اي وقت |
| Kolaylıkla ulaşılabilen biri değilimdir. | Open Subtitles | لستُ شخصاً سهل الوصول إليه. |
| Olup biteni Carson ile konuşup bir karara varmaya çalışacağız. | Open Subtitles | سأتناقش بالأمر مع "كارسون" وسنرى ما يمكننا الوصول إليه |
| Nasıl ulaşacağımı keşfetmem uzun zaman aldı. | Open Subtitles | استغرقني معرفةُ كيفيّة الوصول إليه وقتاً طويلاً جدّاً |
| Sabahtan beri arıyorum, ancak ulaşamıyorum. | Open Subtitles | لقد حاولتُ الاتصال به طوال الصباح، لكن لم أتمكن من الوصول إليه. |
| Jack Bauer ile konuşmalıyım. ona ulaşabilir misin? | Open Subtitles | أريد التحدث مع باور هل تستطيع الوصول إليه ؟ |
| Ve Google'da çalışırken, Bu arzuyu, teknoloji sayesinde daha erişilebilir yapmaya çalıştım. | TED | وخلال العمل في غوغل، أحاول وضع هذه الرغبة لزيادة قابلية الوصول إليه مع التكنولوجيا معا. |