"امامه" - Translation from Arabic to Turkish

    • önünde
        
    • Karşısına
        
    • karşısında
        
    Ve bu sistem sayesinde nasıl herhangi bir yüzeyi kullanarak hemen önünde projeksiyonla yansıtılan bilgilerle etkileşebildiğini görüyoruz. TED ونرى كيف هذا البرنامج يمكنه من المشي على اي سطح ليستخدم يديه ليتفاعل مع المعلومات والتي تعرض امامه
    Okuma odası denizi görebilmelidir. Yönetmeliklere göre ana girişin önünde TED غرفة القراءة يجب ان تكون مطلة على الماء والمدخل الرئيسى يجب ان تكون امامه صالة عامة
    Gözünün önünde olmana rağmen sana sahip olamayacağını hissettirmeni istiyorum. Open Subtitles اريدك ان تجعليه يشعر انه حتى وانت امامه لن يظفر بك.
    önünde giden bir adamın peşine takılmak kadar kolay. Open Subtitles أنه أمر سهل , كسهولة أن يتبع رجل , رجلاً آخر يمشي امامه
    Burası Pers İmparatorluğu. Gerekirse, Karşısına bir milyon asker yığarız. Ama Granicus'ta değil. Open Subtitles -هذه امبراطورية الفرس اذا لزم الامر يمكننا وضع جيش من مليون رجل امامه
    Sabahları televizyonu açar, her gece onun karşısında yemek yerdim. Open Subtitles . كنت لاستيقظ فى الصباح و اشغل التليفزيون ... كنت لاتناول عشائى امامه كل ليله
    Onun, önünde bir şey olmadan, tek bir kez yapmasını istiyorum. Open Subtitles أنا فقط أريده أن يفعلها مرة بدون أى شئ امامه
    Onun önünde dans şovu yapacağınızı mı söylüyorsunuz? Open Subtitles هل تودين القول انك ستؤدين مثل هذا الرقص امامه ؟
    Ve ayrıca önünde tabure olan tek dolaptı. Open Subtitles و انه الصندوق الوحيد الذي يوجد امامه عتبه
    Eğer onun önünde gösteriye çıkarsan hem günahlarından arınırsın hem de herkes eğlenmiş olur. Open Subtitles إظهري جيده امامه وسوف يمحوا عنكِ خطاياكِ بل الجميع ستنمحي خطاياهم
    Harikadan kastım da, beni plastik bir muhafazadayken tavlayıp önünde dikilirken bir anda çark etmiyor olması. Open Subtitles ولعظمته , اعني انه لن يمارس الجنس معي وهو يرتدي لباس زجاجي ومن ثم يتراجع عندما اقف امامه تماماً
    Gerçekler önünde olduğu halde onlara inanmayı reddeden adamım. Open Subtitles انا الرجل الذى ينظر الى الحقيقة امامه ويرفض ان يتقبلها
    önünde bulunduğumu fark ettiğinde, geri dönmek zorunda kalacak. Open Subtitles بمجرد ان يكتشف انني امامه سوف يعود للخلف
    Az sonra sağ tarafta görülecek. Hemen önünde ineceğiz. Open Subtitles سيكون قريباً على جهه اليمين سوف نخرج امامه مباشرتاً
    önünde duran, babasının sıklıkla bahsettiği yaratıktı. Open Subtitles امامه مباشرة كان المخلوق الذي كان والده يتحدث عنه غالبا
    Sayın Hâkim, onun, kızının ve öğretmenin önünde hamileliğimden bahsettim. Open Subtitles لقد تكلمت عن حملى امامه هو وابنته ومعلمتها
    Görünüşe göre, çocuk, kardinalin önünde dükün masasında ölmüş. Open Subtitles على ما يبدو أنه سقط ميتاً امامه على طوالة الدوق
    ...uyandırabilridim ...önünde durur ...ve her yerden çıkan saçlarına bakardım ...alın çizgilerine burnuna.. Open Subtitles هو انا كنت اقف امامه واحدق الى الشعر الخارج من كل مكان
    Ama yine de, şimdi bile, hala önünde oldukça uzun bir zaman uzanıyor. Open Subtitles ورغم وصول الكون لهذه المرحلة فلا يزال امامه الغالبية العظمى من عمره
    Daha yeni gözlerinin önünde arkadaşını kaybetmiş birine göre hiç üzgün durmuyorsun. Open Subtitles أنتٍ لا تبدي كمن شاهد صديق له يموت امامه
    Ve beni oraya sanki bir et parçası gibi onun Karşısına çıkıp ona asılmam için mi yolladın? Open Subtitles وانت ارسلتني الى هناك وعلقتني امامه وكأني قطعة لحمة رخيصة?
    Doktor tavsiye etti ve onun karşısında saatlerce oturuyorum. Open Subtitles الطبيب وصفه لي واجلس امامه لساعات

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more