| Hastanın kan nakline verdiği tepki yanlış alarm olduğunu gösterdi. | Open Subtitles | والان ردة فعلها لنقل الدم يظهر بانه كان انذار خاطئ |
| Görevdeki memur sistemde bir hata olduğunu düşünmüş sonra verilen emirlere ve eğitime rağmen üstlerine yanlış alarm olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | الضابط الذي كان يعمل على ذلك كان يظن ان هنالك خطأ وضد كل التعليمات والتدريبات اخبر مشرفيه بأنه انذار خاطئ |
| Herkesin dikkatine. Kod-kırmızı alarm konumundayız. | Open Subtitles | انتباه كل المراقبين انتباه لدينا انذار من الدرجة الحمراء |
| Doktor bey, yangın alarmı verildiğinde hastaneyi boşaltmak zorundasınız. | Open Subtitles | حسناً، سيدي . حسب القانون انت مجبر على اخلاء الجميع اذا كان هناك انذار حريق |
| Yangın alarmı nedeniyle her şey karışık. | Open Subtitles | كل المصاعد خارج الخدمة بسبب انذار الحريق |
| Eksozomlar, kanserin gelişiminde erken uyarı sistemi sağlayan önemli biyobelirteçlerdir | TED | الأكسوزومات هي مؤشرات حيوية مهمة التي توفر نظام انذار مبكر لتطور السرطان. |
| Bomba yok. Muhtemelen yanlış alarm. | Open Subtitles | ليس هناك قنبله من المحتمل انه انذار كاذب |
| Güvenlik kamerası veya alarm var mı öğren. | Open Subtitles | فتش الاول عن كاميرات مراقبه ، او اجهزة انذار مختفية |
| Kırmızı alarm! Kırmızı alarm bu! Truman, santralde sızıntı var gibi görünüyor. | Open Subtitles | انذار أحمر هذا انذار أحمر يبدو أنه هناك تسرب اشعاعي |
| Yanlış alarm millet. Herkes içeri dönsün. | Open Subtitles | حسناًً لقد كان انذار كاذب الكل يعود إلى الداخل |
| 12nci ve Plaza civarı ekibi varsa, Plaza Bank'tan alarm var. | Open Subtitles | الى كل الوحدات القريبه من بلازا 12 هناك انذار في بنك بلازا |
| Tüm dış kapılarda alarm var. | Open Subtitles | جميع الابواب المحيطة بمجهزة بأنظمة انذار |
| Yangın alarmı nedeniyle her şey karışık. | Open Subtitles | كل المصاعد خارج الخدمة بسبب انذار الحريق |
| Siz sesten bahsediyorsunuz Araba alarmı, testere, annem. | Open Subtitles | أنتِ تتكلمين عن الضجيج, انذار السيارة المنشار الدائرى, أمى |
| Sığınaktaki kemikleri kestim ve biyolojik tehlike alarmı çalıştı. | Open Subtitles | كنت أسبر الجزء المركزي لعظام الجثة من الملجأ و انطفأ انذار خطر التلوث |
| Son zamanlarda yurtdışında meydana gelen saldırıların birçoğu herhangi bir uyarı olmadan meydana gelmiştir. | Open Subtitles | ان يبقوا متنبهين حيث ان معظم الهجمات تمت بدون سابق انذار |
| Evet ama kitapta bunu yapmamakla ilgili bir şey yok. Bu büyük bir uyarı değil mi? Yazıyor olmalıydı. | Open Subtitles | انت لم تقل في الكتاب ان لا افعل هذا لانه انذار تام , كان عليك ان تقول هذا |
| Mavi kod, 4. kat. | Open Subtitles | انذار أزرق , الطابق الرابع انذار أزرق , الطابق الرابع |
| Pekâlâ millet, nükleer tehdit uyarısı aldık. | Open Subtitles | حسنا يا جماعة لدينا انذار نووي , الرمز الاحمر |
| Bu gece saat 10'da eve geldin üstelik haber vermeden! | Open Subtitles | رَجعتَ للبيت الساعة 10 بالليل بدون سابق انذار ولا تليفون |
| Köstebek yangın alarmını çalıştırdı. İçeri oradan girdi. | Open Subtitles | المخترق استعمل نقطة وصولنا لتشغيل انذار الحريق؟ |
| Yok, birini göndermenize gerek yok. Yanlış alarmdı. | Open Subtitles | لا حاجة لأرسال احد , لقد كان انذار كاذب |
| - Aslında bir kere oldu ama yanlış alarmmış. | Open Subtitles | الحقيقة انها حصلت مرة لكنه كان انذار خاطئ |
| Muhtemelen yanlış alarmdır zaten. | Open Subtitles | من المحتمل ان يكون انذار كاذب على اى حال |
| Herhangi biri olsa, sadece ihtar alırdı. | Open Subtitles | -لو كان احد اخر لحصل على انذار فقط |
| Bana ültimatom veriyor. Euston İstasyonu, 30 dakika sonra. Bayan Vole hakkında bildikleri varmış. | Open Subtitles | تعطينى انذار أخير ، أن أكون فى محطة يوستن خلال 30 دقيقة ، لديها معلومات عن مسز فول |
| İtfaiyeciler gibiydik. İlk alarmda fırlamaya hazırdık. | Open Subtitles | لقد كنَا مثل رجاء الأطفاء جاهزين للأنطلاق عند أول صفارة انذار |
| Buraya habersiz damlamanın bunu bildirmenin en iyi yolu olduğunu mu düşündün? | Open Subtitles | وانت شعرت بظهورك هنا بدون سابق انذار كان أفضل وسيله لنقل ذلك؟ |
| Kapı alarmında gereksiz bir kızılötesi bulunan bir Takashita 500 var. | Open Subtitles | الأبواب لديها جهاز انذار من نوع تاكاشيتا مع اشعة تحت الحمراء |