| Modern sağlık sektörü, tamamen çöktü. | TED | قطاع الرعاية الصحية الحديثة، انهار تماما. |
| Neyazıkki geridönerken merdivenler çöktü ve... odüştü. | Open Subtitles | ولسوء الحظ انهار سلّم الدرج وهو بطريقه للنزول ووقع |
| Yaşlı herif resmen olduğu yere yığıldı kaldı. | Open Subtitles | الرجل العجوز فقط, لقد انهار فقط في مكانه |
| O çit örgülerden aşağı inmene imkan yok, çünkü ben denedim ve üzerime yıkıldı. | Open Subtitles | مستحيل أنكِ تسلقتِ نزولاً .. على ذلك السلّم لأنني حاولت ذلك للتوّ، وقد انهار فوقي |
| - İç kanama var. Kan basıncı çok düştü ve kalp atışı duyulmuyor. | Open Subtitles | لقد أصيبت بسطامٍ قلبي، انهار ضغطها الدموي، وأصواتُ القلب خافتة |
| Charlie ufak ve güçsüzdü. Göğüs kafesi çökmüş. Sence başka çocuklara da zarar vermiş mi? | Open Subtitles | كان تشارلي صغيراً و ضعيف, عظم صدره انهار بالكامل هل تعتقد بانه قد أساء إلى أطفال أخرين؟ |
| Sigaracı Joe ana yola varmadan yolun yarısında çöktü. | Open Subtitles | جوى المدخن ذهب الى نصف الطريق السريع ثم انهار |
| Bir site inşa etmiştim ve çöktü, iki kişi öldü, ama benim suçum değildi. | Open Subtitles | بَنيتُ مُجَمعاً سَكَنياً و انهار و قَتَل شَخصين لكن ذلك ليسَ خَطَأي |
| Tavan çöktü, efendim. Ren'al ve Binbaşı Mansfield öldü. | Open Subtitles | السقف انهار سيدي رينال والرائد مانسفيلد ماتوا |
| Borsa bir anda çöktü ve dostumuz da projenin tamamlanması için gereken sermayeyi bulamadı. | Open Subtitles | السوق انهار , ولم يستطيع جمع الأموال لإتمامها. |
| Dünya'nın ekosistemi neredeyse çöktü. | Open Subtitles | لدرجة أن النظام البيئى للأرض انهار عملياً |
| - Köprü eski ve yetersiz olduğu için çöktü! | Open Subtitles | انهار الجسر لأنّه ساخط انهار الجسر لأنّه عتيق وغير ملائم |
| Charlie yere yığıldı. Aşağıda ambulansın içinde seni bekliyor. | Open Subtitles | تشارلى انهار للتو و هو فى سيارة الاسعاف بالاسفل |
| Ona bir daha kendisini görmek istemediğimi söyledim ve sonra yere yığıldı. | Open Subtitles | و لقد اخبرتة انني لا اُريد رؤيتة مرة آخري ...و بعد ذلك هو لقد انهار... |
| Berlin duvarı yıkıldı, yönetimin yarısı da. | Open Subtitles | مبنى برلين انهار والحكومة تبعته في الانهيار |
| Ateşi yükseldi, sonra da tansiyonu aniden düştü. | Open Subtitles | د, سافيتي انها تنهار كانت تعاني من الحمى, ثم فجأه انهار ضغط دمها |
| Öldüğünde bu devasa yıldız kendi içine doğru çökmüş. | Open Subtitles | وعندما حان وقته، انهار هذا هذا النجم العملاق على نفسه |
| Uygarlığı çöken tüm halklar, bunun başlarına gelmeyeceğini düşündüler. | Open Subtitles | كل مجتمع انهار ظن بأن ذلك لا يمكن أن يحدث |
| Bir rock konserinde gitarist yere yığılmış. | Open Subtitles | -اي تشتت وذعر ؟ عازف جيتار انهار في حفل للروك |
| Düş! | Open Subtitles | انهار |
| Protestan çocuk fahişeyle beraberken bayılmış. | Open Subtitles | فتى من طائفة الأميش انهار اثناء احضاره لعاهرة |
| Oraya gittiğimizde neler olduğunu gördük yani kalbi olan biri oraya gitseydi yığılıp kalırdı. | Open Subtitles | عندما ذهبنا إلى هناك، شاهدنا ماجرى. أعني، لو كان قلب أحدهم ضعيفًا، لكان قد انهار. |
| Belki de tüm tavan çöktüğü zaman ameliyathanede olduğumu kazaya benim neden olma ihtimalinin olmadığını söyleyebilirsin. | Open Subtitles | ربما أنني كنت في غرفة العمليات طوال اليوم ، عندما انهار السقف فلم يمكن أن أتسبب بمشكلة السباكة |
| Sözcüğü mecazi anlamda kullanmadım, tavan bir gün oturma odamıza çökmüştü. | TED | انا لست معتاداعلى هذه الجملة المجازية في احد الايام انهار السقف في غرفة معيشتنا |
| 2008'de borsa çöktüğünde, çok para kaybettik ve o para bizim emeklilikte kullanacağımız paraydı ve sonra gelir vergisini ödeyemedik. | Open Subtitles | لقد خسرنا الكثير من المال عندما انهار سوق البورصة ثم كان من المفترض أن يكون ذلك المال المسحوب من التداول، |
| Bu çok asil bir sebep, bu çocuk kuleler yıkıldığında 12,13 yaşlarındaydı. | Open Subtitles | حسناً,ذلك سبب نبيل,ولكن كم كان عمر الفتى... اثنا عشر,ثلاثة عشر,عندما انهار البرجان؟ |
| O da bozuldu ve eğer kocam onu affederse bunun bir daha olmayacağını söyledi. | Open Subtitles | لقد انهار وقال, قال, لو ان زوجى سوف يسامحه, فلن يحدث هذا مرة ثانية ابدا |