"انهم فقط" - Translation from Arabic to Turkish

• Onlar sadece
• Onlar yalnızca
• - Sadece
• Alt tarafı
• ediyorlar sadece

Foreman'a göre Onlar sadece hâlâ hayatta olanlara tanı koymak içinmiş.
وفقا لفورمان انهم فقط للتشخيص التفريقي للبشر الذين على قيد الحياة

Ve ölü insanlar konuşmaz. Onlar sadece lanet ölülerdir.
والناس الاموات لا يحومون بالجوار انهم فقط أموات ملاعيين

Onlar sadece WWE için gelen hayranlar.
انهم فقط من المعجبون الذين أتوا لمدينه دبليو دبليو اي.

Onlar yalnızca ev arkadaşın, değil m?
انهم فقط شركاء الغرفة معك, صحيح ؟

- Sadece on dolar. - Ve bana söylemeyecektin, değil mi?
انهم فقط عشرة دولارات- وأنت لم تخبرينى عنهم؟

Sakin olun yüzbaşı. Alt tarafı uçuk kaçık iki çocuk.
إذهبْ بسلاسة كابتين انهم فقط أطفال سخيفون.

Her bir bölgedeki en iyi ajanı davet ediyorlar sadece.
انهم فقط يدعون افضل العملاء من كل منطقة

Bence Onlar sadece iğrenç zafer hatıraları.
اعتقد انهم فقط غنيمة شنيعة و لكن الدم عمل لاجله

Onlar sadece buzdan odacıklarında oturup kurallara uyan başlarına kötü bir şey gelmeyecekmiş ayağına yatan tüylü robotlar.
انهم فقط روبورتات ذات فراء تجلس على مقصورات ثلجية يطيعون الاوامر يتظاهرون بان لاشيء سيء سوف يحصل

- Onlar sadece 16, 17 yaşında.
- جودي انهم غير مؤذين - انهم فقط في 16 و17 من اعمارهم

Onlar sadece seni tebrik etmek istiyor.
انهم فقط يريدون اعطائك مباركتهم

Onlar sadece sana yardım etmek istiyorlar, oğlum.
انهم فقط يحاولون المساعده – بني

Onlar sadece burada iyi bir şey yapmak için-
انهم فقط يقومون بحشو عقولهم ب..

Onlar sadece "davulcu aranıyor"
انهم فقط ينتظرون

Onlar sadece Kenobi ile ilgileniyorlar.
انهم فقط مهتمين بكانوبي

Onlar yalnızca kobay. Laboratuvar fareleri.
انهم فقط حقل تجارب , فئران تجارب

Onlar yalnızca güzel şeyleri duyarlar.
انهم فقط يسمعون الاشياء الجيدة

- Yeni güvenliğiniz umrumda değil. - Üzgünüm Bayan Lyon. Onlar yalnızca verdiğim emirleri yerine getiriyor.
لا يهمني النظام الامني الجديد - المعذره , انهم فقط يتبعون التعليمات -

- Bence bir şeylerin peşindeler. - Sadece normal birer genç kız oluyorlar.
أعتقد انهم يخططون لشيء ما - انهم فقط يتصرفون كفتيات طبيعيات في سن المراهقه -

- Sadece seni görmek istiyorlar. - Yapamama.
انهم فقط يريدون ان يروك - لا استطيع فعلها -

Alt tarafı sinemaya gidiyorlardı.
انهم فقط ذاهبين لمشاهدة فيلم.