Ne kadar kahramanca dövüştüğünü gösteren bir yara taşıyor. | Open Subtitles | انه يحمل ندوباً على جسده ترينا مدى شجاعته في القتال |
İçinde bir tane taşıyor, ama bu durumda fazla bir şansı yok. | Open Subtitles | انه يحمل واحد بداخله ولكن ليس بيديه خيار آخر |
Aslında uyuz eşek gibi taşıyor. Bu işin adamı değil. | Open Subtitles | في الواقع, انه يحمل بقوة كالخنزير, ولكنها ليست وظيفته |
Omzunda içi para dolu bir çanta taşıyor. | Open Subtitles | انه يحمل حقيبة سوداء مليئة بالنقود |
Elinde Gorgon'un kopmuş başını taşıyor. | Open Subtitles | انه يحمل معه الرأس المقطوع من جورجون. |
Neredeyse yapmak üzere olduğu şeyin suçluluğunu taşıyor. | Open Subtitles | وقال انه يحمل ذنب ما فعله تقريبا |
Amca, telefonunu ver ona, bir bomba taşıyor. | Open Subtitles | العم، وإعطائه له، وقال انه يحمل قنبلة. |
Her neyse, söylenen o ki yüklü miktarda nakit para taşıyor. | Open Subtitles | المهم انه يحمل كثيرا من المال |
Siyah kumaştan bir Nike çanta taşıyor olacak. | Open Subtitles | انه يحمل شنطة نايك ضخمة سوداء |
Siyah bir Nike spor çanta taşıyor olacak. | Open Subtitles | انه يحمل شنطة نايك ضخمة سوداء |
- Bu işe bulaşması için bir neden yok. - Silah taşıyor ama. | Open Subtitles | ...ليس لديه سبب ليذهب - انه يحمل سلاحاً لعيناً- |
Gittiği her yere senin fotoğrafını taşıyor. | Open Subtitles | انه يحمل صورتك اينما ذهب |
Ölü bir timsah taşıyor. | Open Subtitles | انه يحمل التماسيح القتلى. |
- Fotoğraf makinesi taşıyor. | Open Subtitles | - انه يحمل كاميرا |