Buna rağmen, bu şiddet ve kaos topraklarında siz ağaçlarda sallanan gizli gülüşmeleri duyabilirsiniz. | TED | ورغم ان الكونغو بلد العنف والفوضى الا انه يمكن سماع ضحكات خفية تتجول على اغصان الاشجار |
Size herhangi bir şekilde bunu yapabileceğimizi göstermek istedik, bu nedenle bu şekli yapmaya çalıştım. | TED | الآن لكي أثبت انه يمكن القيام بأي شكل او مجسم حاولت أن أصنع هذا الشكل |
Bence sahip olunanla ilgili şaka yapılabilir ama olunmayanla ilgili yapılamaz, bu yüzden Kenneth Lay etkileyici eşiyle ilgili şaka yapamaz. | TED | اعتقد انه يمكن أن تسخر ممن هو دونك ولكن ليس العكس، ولذلك لن تجدني اسخر من كينيث لاي وزوجته الساحرة. |
Onu başka bir yola sürükleyebileceğinizi düşünen sizsiniz, Dr Jackson. | Open Subtitles | أنت،دّكتور جاكسون،الذي تضلّل لإعتقادك انه يمكن أن تقنعها بغير ذلك |
Sanırım bunu bitirebilmem için son bir hikayeye daha ihtiyacım var. | Open Subtitles | اعتقد انه يمكن ان احتاج قصه اخيره لكي اعبر من خلالها |
Senin ve Lily'nin kolay hedef olduğunuzu bariz bir şekilde belli etti. | Open Subtitles | لكنه اوضح جيدا انه يمكن ان يصل لك انت و لي لي |
ortak umutlar için beraberce acı cekmek bizleri kardeş yapar. Irkımızı ve kimliğimizi bir kenara bırakarak bu iki şeyin (irk ve kimlik) birlik olmak duygusunda bizi mahrum etmeye izin vermeden. | TED | نتالم جميعا في امل مشترك انه يمكن ان نكون اخوة و اخوات بدون مصادفات الولادة او العرقية التي تسلب منا وحدة البقاء |
Eğer bu şekilde bakarsanız, evet sanırım orada sevgi duygusunu hissediyor olabilirsiniz. | TED | واذا جمعت كل هذه الاجزاء معا سوف ترى انه يمكن فعلا الشعور بالحب في تلك الحالات |
Küçük bir polis karakolunun bodrumundan bu dünyayı yeniden yapmanın mümkün olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | انا لا اعتقد انه يمكن اعاده صياغه هذا العالم من قبو داخل قسم شرطه صغير حقير |
İstediği şeyin bedeli her ne olursa olsun, ona bunu ödeyebilme... imkanı tanıyan yüksek sosyal statüsüne şükürler olsun ki, bu sayede... bu duruma düşmüş kadınların hiçbirini ıskalamamayı başarıyordu. | Open Subtitles | بفضل موقعه الاجتماعي ممتاز وحقيقة وقال انه يمكن أن تحمل لدفع أي ثمن، ليس واحد واحد نجا منه. |
Yarışı kazandı şimdi bu haftanın fiyatını o belirleyebilir. | Open Subtitles | فاز برنامج التشغيل هذا السباق والآن انه يمكن اصلاحها سعر هذا الاسبوع. |
Ve herkes, bu viranede de... mutlu olunabileceğini düşünebilir. | Open Subtitles | والجميع يعتقد انه يمكن للمرء أن يكون سعيدا في هذا البيت المجوّف |
Teşekkürler.bu harika. bu tahmin ettiğimdende fazlası. | Open Subtitles | لقد اظهرت انه يمكن الأعتماد عليكم أنا فقط أردتُ وَضْع الحقيقة في نصابها. |
Acaba aklınızın ucundan kızımın bu kelimeyi sizin çocuklarınızın birinden öğrenmiş olabileceği geçti mi? | Open Subtitles | هل جال بخاطركم للحظه انه يمكن ان ابنتي تعلمت تلك الكلمة من احد ابنائكم |
Fotoğrafçı, onun bu iş için doğuştan yetenekli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | و انه يمكن ان يكون لها مستقبل زاهر ثي هذا المجال |
Kültürümüzde şöyle bir düşünce var -- Size söylememe gerek yok -- bir şekilde problemlerimizden mutluluğa ulaşmalıyız. | TED | وهناك فكرة في مجتمعنا تقول .. اعتقد انكم تعرفونها انه يمكن بالايجابية ايجاد الحلول لكل المشاكل |
Bence herhangi bir organizasyon ya da insanın yer alabileceği bir fenomen. | TED | انها ظاهرة جديدة أعتقد انه يمكن اعتمادها من قبل اي شخص .. او اي منظمة |
Böyle bir şey yapacağını hayal edebilir miydin? | Open Subtitles | هل يمكنك ان تتصور انه يمكن ان يفعل مثل هذا العمل ؟ |