"بأسوأ" - Translation from Arabic to Turkish

• en kötü
• kötüsünü
• en berbat
• daha kötü
• kötüsünden
• kötülerini
• en korkunç
• kötü bir
• kadar kötü
• olabilecek en

Ekonomistler eşitsizliğin Büyük Bunalımdan beri en kötü seviyeye ulaştığını söylüyor.
والمقياس الاقتصادي بأسوأ أحواله: َ ولكن الأغنياء يزدادون غنى.َ

Suçlamalar, kardeşin Al Donelynin seçim kampanyasının en kötü anında geldi.
هذه الاتهامات الموجهة حول الاحراق المتعمد أتت بأسوأ وقت ممكن يكون لاخيه آل دونالي المرشح لقصر المحافظة

en kötü vakalar, en ciddi hastalar birinci gruba, vesaire.
نبدأ بأسوأ الحالات وبمَن حياتهم في خطر كبير أي الأشد مرضاً أولاً

Bu kasabadakilerin yaptıklarından daha kötüsünü yapamazsın bana.
لا يُوجد شيء يُمكنك القيام به لمْ تقم هذه المدينة بأسوأ منه.

Bu antik dönem gezginleri İpek Yolu'nda batıya ilerlerken yeryüzündeki en berbat yerlerden geçerek hayal edilemeyecek kadar kötü deneyimler yaşıyorlardı.
أولئك المسافرين الأوائل توجهم غربا على الطريق الحريري كانت تبدأ بأسوأ رحلة برية خلال اماكن الأكثر فظاعة على الأرض.

Ya en kötü ne olabilirki?
ما هو أسوأ شيء قد يحدث ؟ أخبريني بأسوأ سيناريو ممكن ؟

Özür dilerim, sana dünyanın en kötü babası diye hitap ettim. Ben gerçekte bunu demek istememiştim.
آسف لأنني دعوتك بأسوأ أبّ في العالم أنا حقا لم أعني هذا

Bilincini kaybetmeden önce insana en kötü kâbusunu yaşatan bir zehrin pazarı ne olabilir?
وماهي سوق سمين يذكر المرء بأسوأ كوابيسه قبل أن يفقد الوعي

Onunla daha önce tanışmamıştım ve artık hayatının en kötü gününde onu buraya getiren kişiyim.
, لم أقابلها من قبل , مع ذلك أنا هو الشخص الذي أخبرها بأسوأ خبر في حياتها

Sen yeni tayfanla hoplayıp, zıplarken, ben hayatımın en kötü gününü geçirdim.
تعلم شيئاً؟ بينما كنت تتبختر مع أصاقاءك الجدد هناك كنت أنا أمر بأسوأ يوم فى حياتى

İhtiyacın olduğunda hiç yanında değildir ama olabilecek en kötü anda ortaya çıkar.
لا يتواجد أبداً بجانبكِ و فجأة يظهر بأسوأ وقتٍ ممكن

Durumun farkındayım, ama en kötü senaryoyu konuşacağımız noktada değiliz;
أنا أدرك ذلك، لكن لا توجد جدوى من التكهن بأسوأ الأحوال.. لم نصل هناك بعد

kötü bir not, uykusuz bir gece en kötü ihtimal, sınava yeniden girmek.
سواء علامة سيّئة أو ليلة مؤرقة، بأسوأ الأحوال، كان ليعيد الإختبار

Eninde sonunda, içinden geçen o en kötü şeyi yapmak zorunda olduğunu biliyorsun çünkü.
إنها القوانين، أنتِ مجبرة على القيام بأسوأ ما تمليه نفسكِ عليكِ بأية حال

Hastanede bugüne kadarki en kötü günümü geçirdim.
أظن بأنني حظيت بأسوأ يوم لي في المستشفى على الإطلاق

..Ashton ilkokulu yazılmış en kötü raporla kapatıldı - paranızın geri kalanı.
عند إغلاق مدرسة أشتون بأسوأ تقرير ستحصلون على باقي أموالكم

Ama annen de yerine geçecek olan kişiden çok daha kötüsünü yapabilir.
ولكن بقدر ما ينجح الخليفة، يمكن لوالدتك القيام بأسوأ بكثير

Asla yanında olmaz, sonra da olabilecek en berbat zamanda ortaya çıkar.
لا يتواجد أبداً بجانبكِ و فجأة يظهر بأسوأ وقتٍ ممكن

Öyle ki devrimden hemen önce demiştik ki Mısır halkı hayatları hakkında daha kötü hissetmemişlerdi sadece bunu değil, bir de geleceklerinin daha iyi olmayacağını da düşünüyorlardı.
إذن قبل الثورة تماما قلنا أن المصريين لم يشعروا بأسوأ من ذلك حول حياتهم، لكن ليس ذلك فقط، توقعوا أن مستقبلهم لم يكن بإمكانه أن يصبح أفضل.

Bu sabah trene binerken daha kötüsünden sağ çıktım ben.
أنا أمر بأسوأ من ذلك عندما أصعد القطار كل صباح

Bu olayda Müttefikler her iki dünyanın da en kötülerini tasviye ettiler.
على أيّة حال ، الحلفاء اصيبوا بأسوأ من كلتا العالمين

Bugüne kadar yaptığım en korkunç şeyle ve bunun bedelini ödeme zamanımın gelmesiyle alakalı.
هذا يتعلق بأسوأ شىء فعلته فى حياتى، والآن قد حان الوقت لكي أدفع الثمن.

Her gün polisler kötü bir şekilde ölüyorlar.
الشرطيين يموتون يوميا و يموتون بأسوأ شكل