"بأعماق" - Translation from Arabic to Turkish

    • derinliklerinde
        
    • derinlerinde
        
    • derin
        
    • derinliğini
        
    • derinliklerini
        
    • ve hakkında
        
    • hakkında söylenenlerden
        
    • söylenenlerden sonra her
        
    O kovanın derinliklerinde, ölümle yaşam arasındaki ince çizgiden geçtim. Open Subtitles بأعماق ذاك القفير، عبرتُ العتبة التي بين الحياه و الموت.
    Altımızdaki toprağın derinliklerinde yaşarlar ve bizi buraya getiren onlardır. Open Subtitles وفقًا لإرادة آلهة الغزل الثلاث، القابعين بأعماق الأرض أسفلنا وهم من أتوا بنا إلى هنا
    Ah, çok fenaydı, bu tuhaf his karnımın derinlerinde ortada bir yerlerde. Open Subtitles لم يكن لدى سوى ذلك الشعور السيىء فى تلك الحفرة بأعماق معدتى
    O yuvanın derinlerinde, hayat ve ölümün sınırına dokundum. Open Subtitles بأعماق ذاك القفير، عبرتُ العتبة التي بين الحياه و الموت.
    Ruhumuzun en derin ve harika borcu konusunda anlaştık mı hayatım? Open Subtitles 14 الآن , هل نحن متفاهمين في أروع ما بأعماق أرواحنا
    Belli ki ruhsal bağlarının derinliğini kavramak için daha çok eğitime ihtiyacın var hava bükme konusunda ustalaşman için önünde uzun bir yol olduğundan bahsetmiyorum bile. Open Subtitles من الواضح أنك بحاجة الى مزيد من التمرين للتحكم بأعماق روابطك الروحية ناهيك عن حقيقة أنك على بعد أشواط عدة
    Konu hakkındaki cehaletimin derinliklerini kabul etmek kadar adamlara güven veren bir şey olamaz ya zaten. Open Subtitles أجل، شيء أقل من الثقة الملهمة للرجال، كما كنت أفكر وعلي أن أعترف بأعماق جهلي لهذا الموضوع.
    Karımı çok seviyorum ve hakkında söylenenlerden sonra her eşin olacağı gibi ben de kırıIdım. Open Subtitles أحبُ زوجتي بأعماق قلبي وأنا.. مجروح على ذلك
    UZUN ZAMAN ÖNCE, ORMANIN DERİNLİKLERİNDE BİR YERDE. Open Subtitles منذ زمن بعيد فى مكان ما بأعماق الغابة
    "Yatıyor suların derinliklerinde, solgun yüzler derinde, suyun çok derinlerinde. Open Subtitles يستلقون بجميع البرك" بأوجه شاحبة بأعماق أعماق المياه المظلمة
    DNA'mın derinliklerinde bir Ewing var. Open Subtitles أنا (إونج) بأعماق حمضي النووي
    Ama kalbinin derinlerinde bir yerde sanırım "Canıma değsin!" diyordu. Open Subtitles لكن بأعماق قلبه، أعتقد أنه كان يقول: "جيد."
    Adam derin deniz balıkçılığı yapıyor. Bıçak kullanmayı biliyordur. Open Subtitles إنّه صيّاد سمك بأعماق البحار ومعظمهم يجيد استخدام السكّين
    Psikolojik kaya çok daha derin bir kasavette çöreklenmiş. Open Subtitles الصخرة النفسية مرتبطة بأعماق قلقك
    Psikolojik kaya çok daha derin bir kasavette çöreklenmiş. Open Subtitles الصخرة النفسية مرتبطة بأعماق قلقك
    Zavallı, çileli yaratık, ızdırabının derinliğini nasıl hissedemedim? Open Subtitles أيّها المخلوق المسكين المُعذب كيف لم أستطع الشعور بأعماق ألمك؟
    Çünkü kalbinin derinliklerini bilmiyor. Open Subtitles ذلك لإنه مجرد لا يعلم عما بأعماق قلبك
    Karımı çok seviyorum ve hakkında söylenenlerden sonra her eşin olacağı gibi ben de kırıldım. Open Subtitles أحبُ زوجتي بأعماق قلبي وأنا.. مجروح على ذلك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more