"بأعين" - Translation from Arabic to Turkish

    • gözleri
        
    • gözlerle
        
    • gözlü
        
    • gözlerine
        
    • nazarında
        
    Savaşa şarkılarla gittiler. Genç ve hayat doluydular. gözleri sabit ve ışık saçıyordu. Open Subtitles لقد ذهبوا بالأغاني إلى المعركة، وكانوا صغاراً مستقيمي الطرف ثابتي الجنان بأعين صادقة
    Ateşten kızıl gözleri ve kurt gibi uzun dişleri olan bir şeytan. Open Subtitles إنه شيطان بأعين نارية حمراء وبأنياب طويلة كالذئب
    Bu engebeli bir yol. Sıra dışı olan şeyler sıradan gözlerle görülemez. Open Subtitles حسناً ، إنه منظور متمايل برؤية المميز بأعين الشخص العادي
    O günden beri o ziyan olmuş çocukları büyük gözlerle resmettim. Open Subtitles منذ ذلك الوقت و أنا أرسم الأطفال التائهين بأعين كبيرة
    Sadece mavi gözlü kumrallara özel bir düşkünlüğün var mı merak ettim. Open Subtitles ..لا، كنتُ فقط أتساءل إن كنتَ قد حظيت بسمراوات بأعين زرقاء
    Sevdiğim insanların gözlerine bakıp, onlara yalan söylemeye devam edemem. Open Subtitles لا يُمكنني أن أحدّق بأعين الناس الذين أحبّم وأكذب عليهُم.
    Büyüklük, sadece halk nazarında görülemez. Open Subtitles العظمة لا تُرى فقط بأعين القوم
    Yavru köpek gibi gözleri ve beyni olan tembel bir yavru köpek. Open Subtitles أرى جرو كبير كسول بأعين جرو كسول و عقل جرو صغير
    Akkor gözleri ve uzun sivri dişleri olan bir kız gördüğünü mü düşünüyorsun? Open Subtitles أنتِ تعتقدين أنكِ شاهدتي فتاة بأعين متوهجة وأنياب
    Tüm gözleri parlayanlar bodrumda, kazan dairesinde mi? Open Subtitles كلهم بأعين متوهجة في الطابق السفلي في غرفة الأنابيب
    gözleri olan bir çift kışIık bota benziyor. Open Subtitles ‫‎أنه يبدو كزوج من الأحذية الشتوية لكن بأعين
    Kısa ve küçük hayatlarının kalanında tek gözleri açık uyuyacaklar. Open Subtitles سنجعلهم ينامون بأعين مفتوحة لبقية حياتهم القصيرة
    Ben solo şarkılar söylerken arkamda durup, yaşlı gözlerle bana bakacak. Open Subtitles أناس يقفون خلفي وينظرون إليّ بأعين متأثرة رطبة بينما أغني أغانيّ المنفردة
    O günden beri o ziyan olmuş çocukları büyük gözlerle resmettim. Open Subtitles ومُنذ ذاك الحين إنّي ارسم الأطفال المفقودين بأعين كبيرة
    Hâl böyle olunca, uzay boşluğunun karşısındaki bizimkilere nazaran sonsuz derecede üstün zihinler imrenen gözlerle dünyaya bakıp yavaş ama emin adımlarla bize karşı planlarını çizdiler. Open Subtitles ومع ذلك، بالجانب الآخر من الفضاء الشاسع ثمة عقول متفوقه بشدة عنا ترمق هذه الأرض بأعين حاسدة
    Siyah şeyler, tırtıklar ve yırtılan siyah gözlerle. Open Subtitles أشياء سوداء , بأعين سوداء يخدشون و يمزقون
    Bir, yana yakıla acılar içinde sonsuza dek yas tutabilirsiniz, ya da ikinci olarak, önce yas tutabilir sonra da yeni ayılmış gözlerle geleceği göğüsleyebilirsiniz. TED الاول .. هو انه يمكنك ان تنوح وتنحب .. وتتذمر وتعترض الى الابد .. والثاني يمكنك ان تحزن .. ومن ثم تواجه المستقبل بأعين جديدة غسلها الحزن تنظر الى أفق مشرق
    Ufak tefek, kısa boylu, zayıf. Porto Rikoluya benzeyen boncuk gözlü orospu çocuğunun teki. Open Subtitles قصير ورفيع وكما لو كان بورتوريكي بأعين واسعة
    Dogugözcüsü'nün disinda, Cotter Pyke'in adamlari dört mavi gözlü ceset bulmus. Open Subtitles خارج برج المراقبة الشرقية رجال (كوتر بايكس) إكتشفوا أربع جثث بأعين زرقاء
    Bir erkeğin gözlerine bakarsan, selamlaman gerek. Open Subtitles إذا تلاقت عيناك بأعين الناس ، فعليك إلقاء التحية
    Nesiller boyunca, halkın çocuklarının gözlerine bakacak ve bana ne kadar benzediklerini görecekler. Open Subtitles لأجيال عندما يحدّق قومك بأعين فلذات أكبادهم سيشاهدون هيئتي،
    Düşman nazarında da gayet görülebilir. Open Subtitles بل بأعين أعدائك ايضاً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more