| Hayal edebileceğiniz en hevesli ve en heyecanlı şekilde cevap verenler oluyor. | TED | بعضهم يجيبون بأكثر الطرق الحماسية والمثيرة التي يمكنكم تخيلها. |
| Basit bir şekilde, ama tehlike de burada. | Open Subtitles | ربما بأكثر الطرق بدائية ، لكن هناك تماما يكمن الخطر |
| Ben de eve gitmek istiyorum. Fakat bunu sağ salim bir şekilde yapalım, tamam mı? | Open Subtitles | وأنا أريد أن أرجع المنزل أنا أيضا لكا دعنا نفعل هذا بأكثر الطرق أمانا |
| "Ama şimdi size söylemekten pişmanlık duyarak kendisi bu güveni hilekâr bir şekilde boşa çıkarmıştır." | Open Subtitles | في نفس الروح، لكنني الآن يؤسفني أن أبلغكم بأنه قد أنتهك تلك الثقة بأكثر الطرق خِداعاً |
| Aşırı heyecanlı bir şekilde sıradan sorular sordu. | Open Subtitles | سأل اكثر الأسئلة مللاً بأكثر الطرق إثارة |
| O zaman itiraf edeyim ki, dünya, ayaklarımızın altında en korkunç şekilde değişir. | Open Subtitles | يجب أن أعترف في هذه الحالة أن العالم قد تحول لتحت أقدامنا بأكثر الطرق إذهالاً ولكن من حيث مستقبلنا |
| Evet, en hadım edilmiş şekilde. | Open Subtitles | نعم, لكن ذلك حدث بأكثر الطرق إهانة لرجولتي. |
| Tesla'nın beyni olabilecek en sıradışı şekilde çalışıyordu. | TED | كان دماغ تيسلا يعمل بأكثر الطرق غرابة. |
| Hemde en kötü şekilde kaybettik. | Open Subtitles | لقد خسرنا بأكثر الطرق دموية وبشاعة |
| Savaşın gidişatını yapılabilecek en fevkalade şekilde değiştirdiniz. | Open Subtitles | لقد واجهتم أكثر أوجه الحرب... قسوة بأكثر الطرق أثارةً للأعجاب |
| Tişörte iki saniyeden fazla bakanı, acı çektirerek şekilde doğrarım. | Open Subtitles | من سينظر الى التى-شيرت أكثر من ثانيتين سأمزقه إرباً بأصغر سكينة بأكثر الطرق تعذيباً |
| Karındeşen Jack olsaydı, kendini aşağılık bir şekilde teselli ederdi. | Open Subtitles | لو كان هو (جاك السفاح) لكان خفف عن نفسه بأكثر الطرق الكريهه |
| Connolly'nin Scott'ı, en abartılı şekilde zorlayacağını biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرف أن (كونلي) سيختبر (سكوت)، بأكثر الطرق تطرفاً. |
| Mümkün olan en yaygın şekilde: | Open Subtitles | بأكثر الطرق الممكنة : |