Burada her ne oluyorsa koca kasaba ölümüne korkmuş durumda. | Open Subtitles | بغض النظر عما يحدث هنا القرية بأكملها خائفة حتى الموت |
Bu tür bir şeyin, günler içinde koca şehirleri temizlediğini gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت هذا الشيء من قبل بإمكانه القضاء على مدينة بأكملها |
Bu yüzden düşkün devletler tüm bir bölgeyi kaosa ve çatışmaya sürükleyebilir. | TED | ولهذا السبب يمكن للدول الفاشلة ان تسحب مناطقها بأكملها الى الفوضى والعنف |
Evin arka kısmı tamamen alevler içindeydi. Kurtarabildiğim her şeyi kurtarmaya çalıştım. | Open Subtitles | و قد كانت خلفيّة المنزل تحترق بأكملها و حاولت إنقاذ ما أستطيع |
O gecenin tamamını silebilmeyi isterdim ve size bir özür borçluyum. | Open Subtitles | وأنتمى لو أستطيع أن أمحو تلك الليلة بأكملها. وأدين لكم بالاعتذار. |
Alttaki sayı tamamı üstteki de kaç dilim olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | الرقم السفلي هو الكعكة بأكملها والرقم العلوي يمثّل عدد الطبقات |
Önümde yeni bir hayat vardı, fakat sen hepsini mahvettin. | Open Subtitles | لدي حياة جديدة بأكملها, ولكنكِ, حطمت ذلك كله |
Aynı program 200.000 çoçuğa ulaşmak amacıyla bütün bölgeyi kapsayacak şekilde tekrarlandı. | TED | كُرِّرَ نفس البرنامج ليصل إلى 200000 طفل، حيث قمنا بتغطية المقاطعة بأكملها. |
Hayattaki her şeyin satranç tahtasındaki dizilişlerde ve mücadelede bulunabileceğine inanırdı. | Open Subtitles | شعر أن الحياة بأكملها يمكن إيجادها في الأنماط والنزاعات على الرقعة. |
Bazen koca ülkeleri tek lokmada yutar. | Open Subtitles | ففي بعض الأحيان يقوم بابتلاع بلدانٍ بأكملها |
Önümüzdeki koca bir kilidi açtılar. | Open Subtitles | لقد فتحوا الجبهة بأكملها و جعلونا نستطيع التقدم من جديد |
Genç hanım, önünde koca bir hayat var. | Open Subtitles | يا فتاة، أنتِ تملكين حياة بأكملها أمامك. |
Ve o gece, tüm ailesi kanepelerde uyudular ve ev sahibimiz annesiyle birlikte uyudu biz yatakta yatabilelim diye. | TED | وفي تلك الليلة، أسرتها بأكملها أخذوا الأرائك و نامت جنبا إلى جنب مع أمها حتى يمكننا أن نأخذ أسرتهم. |
Sadece 32 işaret, 30.000 yıl zaman boyunca ve tüm Avrupa kıtasında. | TED | 32 علامةً فقط طيلة فترة زمنية مدتها 30،000 سنة وقارة أوروبا بأكملها. |
tamamen mekanik. bütün makine mekanik | TED | ميكانيكية بالكامل. الآلة بأكملها ميكانيكية. |
Kocasının ve kadının yüzü gibi, aksi takdirde düzeltmemizin tamamen imkansız olacağı yerlerde biz, sadece ikisini bir fotoğrafta birleştirerek tüm fotoğrafı yeniden oluşturabildik. | TED | أجزاء مثل زوجها ووجهها، التي لولاها لكان من المستحيل تماما لحل المشكلة، يمكننا فقط وضعهم معا في صورة جيدة واحدة، ونعيد تشكيل الصورة بأكملها. |
Tek başına bütün konvoyumu vurdun. Ama malın tamamını yaktın. | Open Subtitles | لقد ضربتي قافلتي بأكملها لوحدكِ لكنّكِ تركتِ البضاعة تحترق، لماذا؟ |
Bir konuşmanın tamamını sadece ortasuda yaşayan yaratıklara ayırabilirdik. | TED | بإمكانك أن تقوم بإلقاء محاضرة بأكملها عن الكائنات التي تعيش في منتصف المياه |
Peki o zaman evin tamamı için ne kadar teklif ediyorsun? | Open Subtitles | اذاً ، ماذا تقترح أن تقدم للشقة بأكملها ، كما هي؟ |
July, battaniyenin hepsini sen aldın. Bir parça olsun ben de faydalansam? | Open Subtitles | جولي لقد أخذتي البطانية بأكملها هل يمكنكِ أن توفري لي القليل |
Kamu düzeni ve güvenliği için bütün bir bölge boşaltılıyor. | Open Subtitles | يجرى اٍجلاء مؤقت لمنطقة بأكملها لمصلحة النظام العام و السلامة |
her neyse, parti düzenliyoruz ve bütün aileyi orada istiyorum. | Open Subtitles | بأيه حال, إنه حفل و أنا أريد العائلة بأكملها هناك |
Ben ise sörf yapmaya gittim, döndüğümde elbiselerim, havlum, şemsiyem, hepsi gitmişti. | Open Subtitles | أذهب إلى الأمواج وعندما أعود، أجد ملابسي ومنشفتي وشمسيتي قد اختفت بأكملها. |
Kasabayı koruyabilmek için vakıf kasabanın tümünü satın almalı. | Open Subtitles | من اجل ان نحفظ البلدة الثقة يجب أن تعمها، بأكملها |
tüm aileye yetecek kadar yer olduğunu söylemeye gerek yok. | Open Subtitles | بدون الحاجة إلى الحديث يوجد العديد من الغرف للعائلة بأكملها |
Güzel olacak. Hiç merak etme. koskoca ada bizim sayılır. | Open Subtitles | ربما سنفعل فلا تقلقي بهذا لدينا الجزيرة بأكملها |