acısını hissetmeniz için her şeyi yapıyor. | Open Subtitles | اتخذ اجراءات كبيرة ليتأكد من أنك تشعر بألمه |
Nasıl onunla aynı aciliyete sahip olmadığınızı veya neden acısını hissedemediğinizi anlayamadı. | Open Subtitles | لم يتفهم أنك لم تملك نفس الاضطرار الذي لديه أو لماذا لم تتمكن من الإحساس بألمه |
Ve sen yine de onun acısını beni bu röportaja ikna etmek için kullandın. | Open Subtitles | لكنك تتاجرين بألمه ومعاناته لإجباري على اللقاء |
Bir anda, hiçbir zaman anlamlı bir konuşmam ya da etkileşimim olmayan bu siyahi gençle bağ kurabilmiştim, çünkü kendi anneme de meme kanseri teşhisi konulmuştu ve acısını hissedebiliyordum. | TED | وفجأةً، هذا الشاب الأسود المراهق، الذي لم أجرِ معه أية محادثة هادفة أو أتفاعل معه من قبل، تمكنت من التواصل معه، لأن والدتي قد تم تشخيصها بسرطان الثدي، ويمكنني أن أشعر بألمه. |
Biliyor musun, eğer Bay Virgil Corum'la barda tanışmış olsam uçakta yanında otursam ve hikayesini dinlesem, acısını anlar ve üzülürdüm. | Open Subtitles | أراهن ذلك لو قابلت السيد " فيرجل " في الحانة جلست بجانبه في طائرة وسمعت قصة قد أشعر بألمه وأهتم |
Ama acısını ve pişmanlığını hissedebiliyordum. | Open Subtitles | و لكني أشعر بألمه و ندمه عن ذلك |
Nasıl yok acısını hissetmiş olabilir? | Open Subtitles | كيف لم أستشعر بألمه ؟ |
Hissettim. acısını hissettim. | Open Subtitles | لقد شعرت بهذا، لقد شعرت بألمه |
acısını, suçluluk duygusunu ve bağımlılığını hissettim. | Open Subtitles | شعرت بألمه وذنبه وإدمانه، |
- acısını hissediyorum. Tek çocuk. | Open Subtitles | أشعر بألمه الابن فقط |
- acısını hissediyorum. Tek çocuk. | Open Subtitles | أشعر بألمه الابن فقط |
Benim hissettiğim gibi onun acısını hissederdi. | Open Subtitles | سيشعر بألمه كما اشعر به! |
Gerçekten acısını hissettim. Bakın ben ne hissettim. | Open Subtitles | و احسست بألمه |
Onun acısını benimseme. | Open Subtitles | لا تهتم بألمه |