"بأمرنا" - Translation from Arabic to Turkish

• bizden
• İlişkimizi
• hakkımızda
• hakkımızdakileri

Eğer birisinin bizden haberi olursa, kafama bir kurşun sıkmak zorunda kalırım.
إذا عرف أي شخص بأمرنا لاطلقت النار على رأسي.

İhtiyar bunun karşılığında bizden para almıyorlar biliyorsun.
أيّها العجوز، إنهم لا يهتمون بأمرنا أنت تعرف هذا

bizden haberi olan herkesi gönderemeyeceğinin farkındasındır.
تعرف، لا يمكن أن تنقل كل شخص يعرف بأمرنا

Yani FBI ilişkimizi öğrendiğinde zor durumda kaldığını biliyorum.
أعني، أنني أعي ذلك عندما أكتشف مكتب التحقيقات الفيدرالي بأمرنا كان هذا صعباً بالنسبة لكَ.

İşte bu yüzden onu istemiyoruz. Bizim hakkımızda çok şey biliyor.
ولهذا السبب أردناه أن يموت لأنه يعرف بأمرنا

Kendisi öğrenmeden önce bizim hakkımızdakileri ona anlatmak istiyorum.
أريد أن أخبره بأمرنا قبل أن يعرف من نفسه

bizden daha iyi zaman geçirmiş olabilirsin ama ben en azından abur cubur yiyorum.
لعلّك احتفلت بأمرنا سرًّا، لكنّي أقلّها منتشية بالمأكولات السريعة.

Ona dün gece bizden söz ettim ve morali bozuldu...
أخبرتها بأمرنا الليلة الماضية وكانتمنزعجة,لكن ...

Sence bizden haberdarlar mı?
هل تعتقد بأنهم يعلمون بأمرنا ؟

Belki kızlarıma da bizden bahsetmeliyim. Oh hayır.
ربما يجب ان أخبر بناتي بأمرنا ايضا

Bu boktan işi düzeltmemizin tek yolu bizden şüphelendirmemek.
إن فرصتنا الوحيدة بإيقاف تلك المهزلة... هي ألا يشكوا بأمرنا.

Çünkü bizden haberi yok, şekerim. Hiç olmayacak da.
"هذا لأنّه لا يعلم بأمرنا يا حلوتي، ولن يعلم بذلك أبداً."

CIA bizden endişeliyse neden bir dart okuyla ya da fare zehriyle öldürmüyorlar.
إن كانت وكالة المباحث المركزية قلقة بأمرنا فلمَ لايقتلوننا على حين غرة -أو بسم فئران أو ماشابه؟

Böylece kimseye bizden söz edemeyecektin.
كي لا تخبري أي أحد بأمرنا

bizden haberi var.
إنه يعلم بأمرنا

En azından bizden haberleri oldu.
نعم ، حتى يعرفوا بأمرنا

Ona neden bizden bahsettin?
لماذا أخبرته بأمرنا ؟

- İlişkimizi öğrenirse bana ne yapacağını biliyorsun.
أتعلم ما قد يفعل إن علم بأمرنا

- Hayır. İlişkimizi öğrenmeleri lazım.
لا, عليهم أن يعرفوا بأمرنا

Thomas, kızının ilişkimizi bilmesini istemediği için yalan söyledik.
كذبنا لأن (طوماس) لم يرد أن تعرف إبنته بأمرنا.

Bizim hakkımızda bir şey bilmiyor, değil mi?
إنه لا يعرف بأمرنا , أليس كذلك ؟