Baban ortadan kaybolduğunda, sana ne kadar üzgün olduğumu söyleyemedim. | Open Subtitles | أنا ما قلت بأنّني كنت آسف عندما أبّك إختفى، ديلان. |
Beni seninle gördüğü zaman hala sana aşık olduğumu anladığını söyledi. | Open Subtitles | لقد قال عندما رآني معك عرف بأنّني ما زلت عاشقة لك |
Brass'a onlara ihtiyacım olduğunu söyledim ama daha hiçbir şey göndermedi. | Open Subtitles | أخبرتُ براس بأنّني إحتجتُهم؛ هو مَا أرسلَني أيّ شئَ لحد الآن. |
İnsanlara kendi hayatlarını kontrol edemeyeceklerni söyleyemezsin ki param yok, evim yok ve de bunların hiç biri benim hatam değil. | Open Subtitles | أنت لا تستطيع إخبار الناس بإنّهم ما عندهم سيطرة على حياتهم بأنّني ليس لي مال، لا بيت، وهو حتّى ليس خطأي. |
Ama bunun önemsiz birşey olduğuna seni ikna edemeyeceğimi düşündüm. | Open Subtitles | لم أفكّر بأنّني يمكنني أن أقنعكِ بأنّها ليست قضية كبرى. |
Levritt benim için sadece bir tercih olduğundan emin olmak istemiş. | Open Subtitles | ليفريت أرادَ التَأْكيد بأنّني كَان عِنْدي فقط خيارُ واحد متوفر لي. |
Bir de Bay Scrap, dövüş için hazır olduğumu düşünüyordum. | Open Subtitles | بالإضافة يا سيد سكراب لشعوري بأنّني أصبحت مستعدّاً لخوض مباراة |
Önceden iyi olduğumu mu düşünüyordun? Bir de şunu izle. | Open Subtitles | إعتقدتَ بأنّني كُنْتُ جيدَ قبل ذلك، إنتظار حتى تَرى هذا. |
Sahtekâr olduğumu düşünüyor ve bunu kanıtlamaya çalışıyorsun. Ama asıl sahtekâr sensin. | Open Subtitles | تظنّين بأنّني محتال وتحاولين إثبات ذلك ولكن الحقيقة هي أنّك أنت المحتالة |
İşle ilgili stresli olduğumu biliyorum, muhtemelen senden çıkardım hep. | Open Subtitles | ما؟ أَعْرفُ بأنّني عِنْدي شُدّدَ عن الوظائف وكُلّ شيء، مؤخراً |
Bak, şöyle yapalım. Burada olduğumu unut. Tüm bunları unut. | Open Subtitles | لنحاوِل هكذا، إنسي بأنّني موجودٌ هُنا إنسي كُلّ تِلك الأمور |
Şey, onu gördüğünde onun orada olduğunu söyleyenin ben olduğumu söylemesen olur mu? | Open Subtitles | حسنٌ، حينما ترينه، أيمكنكِ ألا تخبرينه بأنّني من قام بإخباركِ عن مكانه ؟ |
Onlara Visa için çalıştığımı ve başının belada olduğunu söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم بأنّني عملت للتأشيرة وهو في الكثير من المتاعب |
Çünkü eğer babam kanımda siyah kanı olduğunu farkederse, olay balistiğe gidecek. | Open Subtitles | لأن إذا يَكتشفُ أَبَّي بأنّني عِنْدي دمُّ أسودُ فيّ، هو سَيَذْهبُ باليستي. |
Öyle bir gün geçirdim ki kız arkadaşımla da kavga ederim artık. | Open Subtitles | وفقاً لحظي هذا اليوم أعتقد بأنّني سأتشاجر مع فتاتي لا محالة .. |
ve o an farkettim ki bu benim için onaylanmış bir projeydi. | TED | في تلكَ اللحظةِ تماماً، أحسستُ بأنّني رضيتُ عن هذا المشروع. |
Tamam, sana iyi baktığımı unutmayacağına söz verirsen seni çözerim. | Open Subtitles | الموافقة، أنا سَأَحْلُّك إذا تَعِدُ تذكّرْ بأنّني إعتنيتُ بك جيد. |
Bilirsin, sanırım seni etkilemeyi istedim. Biraz mobilya ayarlayacağım tabi. | Open Subtitles | أعتقد بأنّني أردت أن أبهركِ سأقوم بإحضار بعض الأثاب بالطبع |
Öncesinde sadece yaklaşık bir yıl poker oynadığım için kazandığımda oldukça zeki olduğum fikrine kapıldım. | TED | ونظراً لكوني قد لعبت بدوام كامل لمدة عام تقريباً فقط، عندما فزت، ظننت بأنّني حتماً بارعة نوعاً ما. |
Daktilo sınavını berbat ettiğimi biliyorum ama elimle iyi iş yaparım. | Open Subtitles | أعرف بأنّني أخفقت في اختبار الكتابة ولكنّني بارعٌ في الكتابة اليدوية |
Burada yanında durup geri kalan her şeyi unutmak istemediğim mi sanıyorsun? | Open Subtitles | تَعتقدُ بأنّني لَنْ أكُونَ سعيدَه إذا بقيت معى وَتنسي كُلّ شيء آخر |
Sana elimden geleni yapacağımı söyledim. - Adını yarışmacı listesine soktum. | Open Subtitles | أخبرتك بأنّني سأبذل جهدي، وقد فعلت قمت بوضع اسمك في القائمة |
onu sevmediğimi keşfetmesi, kendisi için harikulade bir başarı oldu. | Open Subtitles | هو كَانَ جُهد رائع من طرفها لإكتِشاف بأنّني لَمْ أحبها |
Sizinle bu kafilede kalacağıma dair bahse girmeye hazırım. | Open Subtitles | مستعدّ أن أراهنك بأنّني سأبقى بتلك القـافلة |
senin gibi güzel bir kızın böyle bir yerde ne işi var? | Open Subtitles | كنت أظنّ بأنّني سأذهب لرؤية مناظر جميلة ومختلفة |