"بإطلاق" - Translation from Arabic to Turkish

    • ateş
        
    • serbest
        
    • silah
        
    • vurdu
        
    • ı
        
    • tahliye
        
    • fırlatma
        
    • bırakılmasını
        
    • tetiği
        
    • Şartlı
        
    • kurşun
        
    • vurmakla
        
    • ediyorlar
        
    • vuracağım
        
    Dean kapıyı açtığında, komşusu ona birkaç el ateş etmiş. TED وعندما فتح ضياء الباب، بدأ جارهم بإطلاق عدد طلقات عليه.
    Sonra ateş etmeye başladı. Oradaki kadını vurdu, ben de bir daha vurdum. Open Subtitles ثم بدأ بإطلاق النار و أصاب تلك المرأة هناك ، لذا ضربته مجدداً
    Eğer vermezsem, daha çok Sentoks gazı serbest bırakacakları tehdidinde bulundular. Open Subtitles .لقد هددوا بإطلاق المزيد من غاز الأعصاب لو لم أعطه لهم
    Bir rehine durumunda, aptal biri, eline silah geçirir ve ateş etmeye başlar. Open Subtitles في حال وجود رهائن, بإمكان أي أحمق أن يسرق مسدسا ويبدأ بإطلاق النار
    O polis memurunu öldürürken silahı arabadan nasıl çıkardığını gördüm ve o adam bu adamdı." diyerek parmağıyla Randall Adams'ı işaret etti. Open Subtitles " رأيت السلاح يُرمى خارج سيارتهِ" " هو من قام بإطلاق النار على ضابط الشرطة ?"? وقامت بالإشارة على " راندل ادمز"
    Sonra ateş etmeye başladı. Oradaki kadını vurdu, ben de bir daha vurdum. Open Subtitles ثم بدأ بإطلاق النار و أصاب تلك المرأة هناك ، لذا ضربته مجدداً
    Birkaç yerli ortaya çıktı, Chivington korktu ve ateş etmeye başladı. Open Subtitles اثنان من الهنود اقبلا علينا ماشيا تشيفينجتون خاف، بدأ بإطلاق النار
    Bizi ateş etmek zorunda bırakmak, istemezsiniz, değil mi beyler? Open Subtitles لا تريدوننـا يـا رجـال أن نبدأ بإطلاق النـار، أليس كذلك؟
    Ben ateş etmeye başlayınca, bu yöne git ve James'i bul. Open Subtitles عندما ابدأ بإطلاق النار عليك الانطلاق بأقصى سرعة بحثا عن جيمس
    Erkekler küçük kavanozlara yerleştirildi ve kamyon yola koyuldu ve giderken yol boyunca erkek sivrisinekleri serbest bırakıyorlar. TED تم وضع الذكور في قدور صغيرة وتقوم الشاحنة بشق الطريق، وهم يقومون بإطلاق الذكور كلما تقدموا في الطريق.
    62 sefer süren işkence boyunca cadı olmadığı konusunda ısrar etti onu suçlayanlar sonunda onu serbest bırakmadan önce. TED واصلت الإصرار بأنّها لم تكن ساحرة خلال 62 جلسةً من التعذيب قبل أن يقوم من اتّهمها بإطلاق سراحها.
    inanıyoruz. serbest bıraktığımız hayvan TED بإطلاق بكل مسئولية. لقد قمنا بتسجيل تزاوج للحيوانات المُطلق سراحها في الطبيعة،
    Bir silah sesi duyulmuş. Bizi içeri alır mısınız? Open Subtitles لدينا بلاغ بإطلاق النار أيمكن ان تأذني لنا بالدخول من فضلك ؟
    Belgeyi imzalamayı red ederseniz, önce adamınız Gordon'ı vuracağız. Open Subtitles إذا أنت ما زلت ترفض توقيع الإستسلام سنبدأ بإطلاق نار على رجالك، جوردن
    Hüküm: 20 yıl, Şartlı tahliye 3. yılda. Open Subtitles حُكم ب 20 سنة بإطلاق سراح مشروط خلال 3 سنوات
    Denizaltılarımıza füze fırlatma emrini vermek için çok düşük frekans kullanıyor. Open Subtitles الذي يستخدم التردد المنخفض الإضافي ذو الإرسال المشفر لإصدار الأوامر لغواصاتنا بإطلاق صواريخها
    Onun derhal serbest bırakılmasını ve kilisenin nezaretine alınmasını talep etmelisiniz. Open Subtitles ولا بد أن تطالب بإطلاق سراحه ليبقى بعهدة الكنيسة فورا
    İlk tetiği çekenin kim olduğunu yada neden çektiğini bilmiyor. Open Subtitles لا أحد متأكد لماذا قام بإطلاق النار أو على من
    Benim gibi Şartlı tahliyeyle çıkmış biri bahis falan oynatamaz. Open Subtitles رجل مُسرّح بإطلاق مشروط مثلي لا يُمكنه الإختلاط في المُراهنات.
    İnsanlara kurşun sıkıyor, onları öldürüyor, vuruluyor, arkadaşlarının öldürüldüğünü görüyorlar. TED يقومون بإطلاق النار وقتل من يشتبك معهم، ويتعرضون لإطلاق النار ويشاهدون زملائهم يقتلون.
    Beynine bir kurşun saplanmadan önce, hamile bir kadını karnından vurmakla tehdit eden bir adamla karşılaştım. Open Subtitles لقد رأيت رجلاً يهدد بإطلاق النّار على امرأة حامل من خلال بطنها قبل أن تمرّ رصاصة لدماغه بثواني
    Rus isyancılar ülkemizi bombayla tehdit ediyorlar. Open Subtitles الثوار الرووس قد هددوا بإطلاق الصواريخ على وطننا
    Sana vurmayacağım, Maybourne. seni vuracağım. Open Subtitles لن أقوم بضربك , مايبورن سأقوم بإطلاق النار عليك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more