"بإمكانه أن" - Translation from Arabic to Turkish

    • alabilir
        
    • gelebilir
        
    • edebilirdi
        
    • edebileceğini
        
    Her şeyimi alabilir ama onu alamaz. Ona ihtiyacım var. Gerçekten mi? Open Subtitles بإمكانه أن يأخذ كل شئ ولكن ليست هي , فأنا أحتاجها
    dosyayı getir, herkes onu eline alabilir. Open Subtitles ذلك سيُوضع في ملف، أيّ شخص بإمكانه أن يضع يديه عليه.
    Ama Nicklas'ın sürekli bir gözetime ihtiyacı var ve burada alabilir. Open Subtitles ولكن نيكولاس بحاجة لمراقبة دائمة بإمكانه أن يحصل على ذلك من هنا
    Rüzgara göre her şeyi zehirleyebilir, hatta buraya kadar bile gelebilir. Open Subtitles حسب الرياح بإمكانه أن يدمر كل شيء حتى هنا
    Beni diğer bayramlarda da davet edebilirdi. Open Subtitles نعم كان بإمكانه أن يدعوني لأي عطلة, يا رفاق
    Bir gün durumu iyiye giden hayvanlar ile kötüye gidenleri ayırt edebileceğini söyledim. Open Subtitles يوم ما كان بإمكانه أن يعرف أي الحيوانات تتحسن وأيهم لا يتحسن
    Yani herhangi biri buraya gelip evine bu şeyleri alabilir mi? Open Subtitles لذا ، أى شخص بإمكانه أن يأتى إلى هنا ويأخذ معه أى شى إلى منزله
    Eğer kan istiyorsa benimkini alabilir. Open Subtitles إن كان يريد المزيد من الدماء بإمكانه أن يحظى بدمي
    Çalışan herkes ev alabilir. Open Subtitles كل عامل بإمكانه أن يمتلك منزلاً.
    Otobüs şoförünüze söyle aileni Bluth Şirketi'nin park alanından alabilir. Open Subtitles (لوبي), هل سمعتِ ذلك ؟ أخبري سائق الحافلة إنّه بإمكانه أن يقلّ عائلتكِ من ساحة المواقف الخاصة بشركتنا
    Adam playstation istiyorsa bir işe girip kendi parasıyla alabilir. Open Subtitles - لو كان (آدم) يريد لعبة بإمكانه أن يحصل له على عمل ويشتريها بنفسه
    Mike yer almak isterse senin payından alabilir. Open Subtitles بالنسبة لحصة (مايك) بإمكانه أن يأخذ جزء من حصتك.
    Bak, Bella Pasta'da tanıdığım bir adam var, tamam mı? Bizi içeri alabilir. Open Subtitles انصتِ، أعرف شخصاً (بيلا باستا) بإمكانه أن يدخلنا هناك ..
    Rüzgara göre her şeyi zehirleyebilir, hatta buraya kadar bile gelebilir. Open Subtitles حسب الرياح بإمكانه أن يدمر كل شيء حتى هنا
    Ne olduğunu söylememesi tek bir şey anlamına gelebilir. Open Subtitles إذاً، هو لن يقول ماحدثَ الذي بإمكانه أن يعني شيء واحد
    Yine de gelirse lanet otoparka gelebilir. Open Subtitles لكن، بإمكانه أن يظهر مجدداً بنفس مكان إختفائه.
    Sanırım beni masada hadım edebilirdi. Open Subtitles أعتقد أنه كان بإمكانه أن يخصيني في الطاولة.
    Valentine beni yakalasaydı benim üzerimden Clary'nin anılarına işkence edebilirdi. Open Subtitles لو فلانتين أسرني من قبل كان بإمكانه أن يعذبني ليستخرج ذكريات (كلاري) مني
    Arkasını dönüp zavallı Sör Gregor'u ölüme terk edebilirdi. Open Subtitles كان بإمكانه أن يسير بعيداً تاركاً السيّد (غريغور) المسكين يموت.
    Çocuk oy verme yaşına anca girmiş ama seni tehdit edebileceğini mi sanıyor? Open Subtitles الولد بالكاد يُسمح له بالتصويت ويظُن بإمكانه أن يهددك؟
    DSD' den gelen adam göz ardı edebileceğini söyledi. Open Subtitles الرجل من قسم الراحلون يقول بأن بإمكانه أن يستبعد
    Yiyecek olduğunu ve Chester diye birinin bize yardım edebileceğini söyledi. Open Subtitles ... أخبرنا بأن هناك طعام و شخص يدعى تشيستر الذي بإمكانه أن يساعدنا على الخروج

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more