Ancak bilmeye cesaret etmek, anlamaya cesaret etmek demek, yanlış olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurmak demektir. | TED | لكن الجرأة للمعرفة الجرأة للفهم تعني المخاطرة باحتمالية كونكم على خطأ. |
Açık bir havada, fırtına ihtimalini düşünmüyorsun. | Open Subtitles | في يوم صافي , لا تفكر باحتمالية حدوث عاصفة شديدة |
Şu an kovulma ihtimalini takmayıp bu kadar inatçı olduğun için çok mutluyum. | Open Subtitles | في الوقت الحالي, انا ممتن جداً أنك عنيدة جداً وأنك لا تهتمين باحتمالية طردك. |
Sosyal medya verilerinden klinik depresyon veya doğum sonrası depresyon ihtimalini öngören sayısal sistemler geliştiren bir arkadaşım var. | TED | لدي صديق والذي طور هكذا أنظمة حسابية ليتنبأ باحتمالية الإكتئاب المرضي أو الإكتئاب ما بعد الولادة من بيانات وسائل الإعلام. |
Sistem depresyon ihtimalini semptomların başlamasından aylar öncesinden öngörebiliyor, aylar öncesinden. | TED | نظامها يستطيع التنبؤ باحتمالية الإكتئاب أشهر قبل بداية أي أعراض -- أشهر قبل. |
Geceleri tek başına kalıp karının ve çocuklarının geçimini sağlamama ihtimalini düşündüğünde ne ağır bir yük, bilir misin? | Open Subtitles | عندما تكون وحيداً في وقت متأخر من الليل وتفكر باحتمالية عدم قدرتك على العناية بعائلتك, ستعرف أي نوع من الحمل ذلك الذي عليك تحمله؟ |
İçeriden birinin karışmış olması ihtimalini araştırmanı istiyorum. | Open Subtitles | {\fnArabic Typesetting}أود منك البحث باحتمالية تواجد عميّل بيننا |
İçeride bir köstebek olduğu ihtimalini araştırmanı istiyorum. | Open Subtitles | {\fnArabic Typesetting}أود منك البحث باحتمالية تواجد عميّل بيننا |
Hiç kimse, bunların Atwood'la bir ilgisi olmadığı ihtimalini göz önünde bulundurdu mu? | Open Subtitles | هل فكر أي شخص باحتمالية أن (أتوود) ليس لها علاقة بهذا؟ |
Hiç kimse, bunların Atwood'la bir ilgisi olmadığı ihtimalini göz önünde bulundurdu mu? | Open Subtitles | هل فكر أي شخص باحتمالية أن (أتوود) ليس لها علاقة بهذا؟ بالطبع لها علاقة. |
Ayinlerdeki benzerlik bana Hollow'la bağlantı ihtimalini düşündürüyor. | Open Subtitles | تشابه الشعائر يوحي إليّ باحتمالية صلتهم بـ (الأجوف). |