Demek istediğim, bu benim üstümdeki bir yükü alıyor çünkü artık progeriayı varoluşun bir parçası olarak düşünmek zorunda değilim. | TED | هكذا، و بالتالي هذا يحمل عني عبئاً لأنني ليس علي التفكير بمرض الشياخ باعتباره كيان في حد ذاته. |
Dünyayı bir bütün olarak görmeye çalışın, sınırlar ve cepheler olmadan. | TED | حاول أن ترى العالم باعتباره عالما واحدا بدون حدود أو قيود جغرافية. |
Ve o, Eski Dünya ilminin üçüncü düşünsel ayağı olarak son derece popüler oldu, Avrupa ve Asya'nın yanı sıra, bir eş olarak. | TED | وأصبح يتمتع بشعبية كبيرة باعتباره المحطة الفكرية الثالثة لتعلم العالم القديم، إلى جانب أوروبا وآسيا. |
Ama Castro karşıtı bu gruba... katılmak isteyen eski bir donanma üyesi olarak onlarla ilişkisi vardı. | Open Subtitles | فى الحقيقة كان قد اتصل بهم قبل عدة أيام باعتباره جندى بحرية سابق للانضمام إلى حملتهم ضد المعارضين لكاسترو |
Her neyse, tatmin olmuş bir kadın müşteri olarak bu kadın ayakkabı dükkanı olduğu için ödemekte ısrar ediyorum. | Open Subtitles | على أي حال، باعتباره راض العملاء امرأة... ... في هذا، محل لبيع الاحذية النسائية، أنا أصر على أن أدفع. |
bir arkadaş olarak gelmeyi çok isterdim ama Nick bu haftasonu şehre geliyor. | Open Subtitles | وأنا أحب ذلك، باعتباره أمرا خاص بالأصدقاء ولكن، كما ترى .... الأمر هو |
İnsanların çektikleri ıstıraplara rağmen Doğu Almanya, Duvarları barışın kalkanları olarak aklamaktaydı. | Open Subtitles | على الرغم من المعاناة الإنسانية، بررت ألمانيا الشرقية بناء الجدار باعتباره حصنًا للسلام |
Dağınık bir evde yaşıyoruz kavga ediyoruz ortaklık istediğim için saatlerce çalışıyorum ve o aramızdaki bütün sorunlar için bu bebek işini bahane olarak kullanıyor gibi. | Open Subtitles | نحن نقاتل وأنا أعمل ساعات طويلة لهذا الشيء الشريكة. وانه يستخدم الطفل باعتباره إسعافات أولية عن كل ما هو الخطأ معنا. |
Bak, o pislikle kavga ettim. Evine kahraman olarak döndü. | Open Subtitles | إنظُري, لقَد تشاجرتُ مع ذلِكَ المُغَفَل وعاد إلى بيته باعتباره بطلا |
Daha çok "Çene Gamzeli James" olarak biliniyor kraliyet bebek taşıyıcısının kucağında podyumdan ilerliyor. | Open Subtitles | المعروف بجيمس ذا الخدود الملائكية يتقدم باعتباره حامل الخاتم الملكي |
Eğlenceli bir aile toplantısı olarak planlanmamıştı zaten. | Open Subtitles | مـوافـق لم نخطط له باعتباره لمّ شمل ٍ أسري ٍ مفرح |
Filminde ki ana karakter olarak, kendi filmini, bir belgeselden öteye taşıyarak, onu tüm hüneriyle işlemeye başlamıştı. | Open Subtitles | مع نفسه, باعتباره الشخصية الرئيسية بدأ بعمل فيلمه الخاص الدي تجاوز الشكل النمطي لأفلام الطبيعة |
Genç bir erkek olarak seksle ilgili hissettiğin baskılar yok olur bir müddet. | Open Subtitles | كل ما عليك باعتباره القلق حول الشباب بين الجنسين، على الأقل للحظة واحدة، وتختفي. |
Bu senden mi kaynaklanıyor, yoksa TV'yi dadı olarak kullanmanızdan mı? | Open Subtitles | هل لكم أن من هو أو أن بسبب كنت تستخدم جهاز التلفزيون باعتباره جليسة الأطفال؟ |
Yaratıcı olarak Tanrı'nın rolü, evrimin gerçekleşeceği yere fiziksel kuralları koyarak bütün yaradılışın başlangıcı olmaktır. | Open Subtitles | باعتباره الخالق، عمل الله هو بداية الخلق كله.. من خلال وضع قوانين الفيزياء في البداية، التي يعمل التطور في سياقها. |
Ama bu küçük nezaketimi zayıflık belirtisi olarak yanlış anlama. | Open Subtitles | لكن لا خطأ بلدي قليلا فعل اللطف باعتباره علامة على الضعف. |
Yarı zamanlı olarak dişçide çalışıyorsun, doğru mu? | Open Subtitles | كنت تعمل بدوام جزئي باعتباره أخصائي صحة الفم، صحيح؟ |
Dolapları açıp, herkese bir şüpheliymiş muamelesi yaparsak haklı olarak, bu bir hakaret olacaktır. | Open Subtitles | إذا كان لنا أن فتح خزائن ويعامل الجميع باعتباره مشتبها به، سيكون هناك غضب وهي محقة في ذلك. |
Bunun bir değer olduğunu çocuklarınıza göstermenin bir yolunu bulun. | TED | أوجدوا طرقا لإظهار هذا باعتباره قيمة لأطفالكم. |