Evrende bulunan Dünya benzeri gezegenlerin ortak yönleri ne olabilir? | Open Subtitles | ما مدى احتمالية وجود كواكب شبيهة بالأرض في الكون ؟ |
Evet, ama unuttuysan Dünya'yı tuşlamamızın anahtarı hâlâ onların elinde. | Open Subtitles | لا، لكن في حالة نسيتي مازال بحوزتهم المفتاح للإتصال بالأرض |
Ama koru körüne atlayıp her şeyin iyi olacağını düşünenen çok iyimser bir penguenseniz, yere vardığınızda kendinizi param parça görebilirsiniz. | TED | لكن لو كنت بطريقاً شديد التفاؤل يقفز فقط وعيناه مغمضتان على أمل الأفضل، فقد تجد نفسك في ورطة عندما تصطدم بالأرض. |
Eskiden, yere çakılan bir uzay gemisinden hayatta kalan tek bebek olduğumu düşünürdüm. | Open Subtitles | لقد أعتدت منذ الطفولة أن أتصور نفسى ناجية من سفينة فضاء ارتطمت بالأرض |
toprak altüst edilmiş bu yüzden korkarım ki daha kesin sonuça ulaşamadım. | Open Subtitles | تم العبث بالأرض لذا أخشى أنه لا يمكنني أن أكون أكثر دقة |
dünyaya olduğu gibi yağmur Titan'da da oyuklar, nehirler ve çağlayanlar oluşturabilir Kanyonlar oluşturabilir, büyük havzalarda ve kraterlerde birikebilir. | TED | و يفعل به ما يفعله المطر بالأرض, يحفر أخاديد, يكون أنهاراً و شلالات. قد تكوِن جداول, أو تتجمع في أحواض كبيرة و فوهات. |
Birkaç gün daha oyalansan yerde sudan çıkmış sazan gibi kıvranırmışsın. | Open Subtitles | لو تأخرتي عددة أيام أخرى يمكن يتخبط جسمك بالأرض مثل : سمك الشبوط. |
Komuta gemisini yendikten sonra uzaylılar Dünya'yı tuşlamamıza yardım edecekler. | Open Subtitles | عندما نتغلب على السفينة الآمرة المخلوقات ستساعدنا على الإتصال بالأرض |
...bu cihaz patladığında olay ufkundaki gediği bu yönden kapatıp Dünya 2 ile olan bağlantısını sonsuza dek kesecek. | Open Subtitles | فحين ينفجر هذا الجهاز فسيسبب إنهيار أفق الحدث على هذا الجانب من الخرق غالقًا كل اتصال بالأرض اثنين نهائيًا |
Çünkü aslında, oradaki bütün asteroidlerin Dünya'ya çarpıp çarpmayacağını ya da ne zaman çarpabileceğini anlayabiliriz ve zaten onlar da bunun | TED | لأنه بإمكاننا بالفعل معرفة جميع المذنبات التي في الفضاء ، وعما إذا كانت ستصطدم بالأرض ، ومتى. |
Önümüzdeki 10 yıl içinde, bir başka yıldızın yakınındaki bir Dünya'yı fotoğraflayıp, orada hayat olup olmadığını ortaya çıkarabilecek bir teleskop icat etmemizi istiyorum. | TED | أريد، في العقد القادم أن نبني تيليسكوبا يكون قادرًا على تصوير كوكب شمسي شبيه بالأرض ويستنتج ما إذا كان هناك حياة عليه. |
Bir başka yıldızın etrafındaki Dünya benzeri bir gezegenin böyle bir fotoğrafını çekmek istiyorum. | TED | أريد أن ألتقط ذلك لكوكب شمسي شبيه بالأرض. |
Unutmayın, yere temas ettiğinizde şoku azaltmak için dizlerinizi iyice kırın ve yuvarlanın. | Open Subtitles | لا تنسوا أن تحنوا ركبكم عندما ترتطمون بالأرض لتخففوا أثر الأصطدام ثم تنقلبون |
yere bir damla sümük düşerse, polisler binanın her tarafını doldurur. | Open Subtitles | أنت تنقر مخاطاً, ثم يصطدم بالأرض وستكون الشرطة في كل مكان |
Ancak daha büyük bir cisim, atmosferimizi geçerek yere çarpabilir. | Open Subtitles | ولكن جسم أكبر يمكنه عبور غلافنا الجوي وبالفعل يصطدم بالأرض |
Bitkin olduğunu biliyorum ama eve gelip olanları gördüğümde ben de yere kapaklanabilirdim. | Open Subtitles | أعلم أنك منهك، لكن كنت سأشعر بالأرض تدور كذلك عندما عدت ورأيت ذلك. |
toprak ve mülkiyeti hakkında çok ilginç bir makale yazmış. | Open Subtitles | لقد كتب أشياء مثيرة جدا تتعلق بالأرض و الملكية |
Dünyayı mahvetmiş olan geri kalanımızı Küçük Kardeşler diyerek reddediyorlar. dünyaya yaptığımız bu şeyleri neden yaptığımızı anlayamıyorlar. | TED | ويطردون ما تبقى منا لأننا دمرنا العالم كأخوة أصغر سناً. لايمكنهم فهم لماذا نفعل ما نفعله بالأرض |
yerde delik açma konusunda nutuk atmaktan daha iyiyimdir bu yüzden bu günlük konuşma faslını geçip sade bir tören yapalım. | Open Subtitles | أبرع بحفر الحفر بالأرض أكثر من إلقاء الخطب لذا فلننسَ أمر الخطب لهذا المساء ولنجعلها مباركة بسيطة |
Konuşuyorduk ve hissettim... toprağı hissettim. | Open Subtitles | لقد كنّا نتحدث , لقد شعرت لقد شعرت بالأرض |
Görüş ayrılığının ilk işareti olarak yerle bir edildiler, yanıp kül oldular. | Open Subtitles | هُدمت ، و احترقت إلى أن تساوت بالأرض في أول بادرة للتمرّد |
Soğuktan zemine yapışmıştı gözkapağı açık şekilde donmuş, gözler sana bakıyordu. | Open Subtitles | ملتصقة بالأرض بسبب البرد، و جفون الأعين المتجمدة مفتوحة تحدق بنا. |
Bunu anlamak bizim için zor ama kırsal babushkaların tüm evreni ev ve toprakla olan bağları ortada. | TED | ولذلك فمن الصعب علينا أن نفهم، أما الوطن هو الكون بأكمله بالنسبة للجدة الريفية، واتصالها بالأرض محسوس. |
dünyayla irtibata geçerek bir sonraki adımımızın ne olduğunu öğrenmen gerek. | Open Subtitles | أنت بحاجة إلى الاتصال بالأرض ومعرفة ما هو مسار العمل المقبل ينبغي أن يكون |
Ancak bunların, büyük zararlar vermesi için mutlaka yeryüzüne çarpması gerekmiyor. | TED | لقد إتضح أن هذه الأجرام ليست بحاجة إلى الإصطدام بالأرض لتسبب الكثير من الضرر. |
Helen'ı yüce Tanrı'ya teslim ediyoruz ve bedenini toprağa bırakıyoruz. | Open Subtitles | نوصّي بالله العظيم أختنا، هيلين. نحن نتعهد جسمها بالأرض. |