Diğer adamın suratı fena hâlde yanmış; Onun için çok üzülüyorum. | Open Subtitles | الآخر لديه ذلك الوجهُ المحروق أحسستُ بالأسف عليه |
Muhtaç ve yalnızdı ve Onun için üzüldüm. | Open Subtitles | لقد كان يائس ووحيد وشعرت بالأسف عليه |
- Onun için üzüldüm desem yalan olur. | Open Subtitles | انه من الصعب ان تشعر بالأسف عليه |
Zavallı çocuk. Onun için üzüldüm. | Open Subtitles | الفتى المسكين ، لقد شعرت بالأسف عليه |
Dedi ki Onun için üzülüyormuş. | Open Subtitles | لقد قالت أنها تشعر بالأسف عليه |
İnsanlar geldi ve bu küçük, üzgün köpeği gördüler, Onun için üzüldüler ve onu beslediler. | Open Subtitles | كان الناس يمرون , و --و يروا هذا الكلب الصغير الحزين و شعروا بالأسف عليه و أطعموه الحلويات |
Ona bir kalp verdim, çünkü Onun için kötü hissettim. | Open Subtitles | لقد منحته القلب لأنّي شعرتُ بالأسف عليه |
Gerçeği söylemek gerekirse Onun için üzülüyorum. | Open Subtitles | ولأكون صادق انا اشعر بالأسف عليه |
Onun için çok üzülüyorum. | Open Subtitles | ..... كما ترى , إننى أشعُر بالأسف عليه |
Onun için üzüldüm. | Open Subtitles | شعرت بالأسف عليه |
Onun için üzülmüyorsun, öyle değil mi? | Open Subtitles | لست تشعرين بالأسف عليه |
Onun için üzülüyorum. | Open Subtitles | أشعر بالأسف عليه كثيراً. |
Onun için üzülüyorum. | Open Subtitles | أشعر بالأسف عليه |
Bu yüzden Onun için üzülüyorum. | Open Subtitles | يشعرني هذا بالأسف عليه... |
Onun için üzülüyorum. | Open Subtitles | أشعر بالأسف عليه... |