Bizim için en iyisini düşünmüyorsun, sen kendin için en iyisini düşünüyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تُحاولُ التَفكير بشأن مالذي أفضل لكِلانَا، إنت تفكر بالأفضل لك |
Eğer barış içinde yaşamak istiyorsan kötünün iyisini seçmek durumundasın. | Open Subtitles | إذا صنعت السلام بين بعضهم البعض ستحظى بالأفضل من كلا الطرفين. |
Eğer öyleyse, bana en iyisini sunduğunuzu söyleyemeyeceğim. | Open Subtitles | إذا كان الأمر كذلك، أنت مَا زوّدتَى بالأفضل. |
Sonuç olarak, bebeğim için en iyi olanı yapmalıydım. | Open Subtitles | في النهاية ,إضطررت أن أقوم بالأفضل لطفلي! |
Eğer kendini Daha iyi hissettirecekse burada yardım edebileceğin başka birisi var. | Open Subtitles | حسناً . إن كان يشعركِ بالأفضل يوجد شيء أخر تستطيعى المساعدة به |
Tanrım, gerçekten en iyisini sona saklamışsın. | Open Subtitles | ياإلهي، أنت حقاً احتفظت بالأفضل للنهاية. |
Senin için her zaman en iyisini düşündüm. | Open Subtitles | لقد كنت دائماً أفكر بالأفضل لك لقد نفسي غير واثقاً من ذلك |
İnsanların güvende olmaları için en iyisini istemiştik. | Open Subtitles | قصدنا أن نقوم بالأفضل لقد جعلوا الناس مختلفين |
Yine de Jorge'nin bütün saçmalıklarına katlanmamın sebebi o. Kızım için en iyisini istiyorum. | Open Subtitles | لهذا أسكت على ترهات ـ هورهي ـ أريد أن تحظى ابنتي بالأفضل |
Pekâlâ. Sadece pasımı siliyorum. Daha iyisini yapabilirim. | Open Subtitles | مهما يكن فأنا أقوم بالمحاولة يمكنني القيام بالأفضل |
Evet ve hayatımız boyunca müdahale ettiğimiz şeylerle en iyisini yapmaya çalışırız. | Open Subtitles | أجل , وطول الطريق أنت تقوم بالأفضل مع كل الحماقة التى يجب أن تستفيد منها |
Onunla tanışana kadar hep yuva için en iyisini düşündüm. | Open Subtitles | كنت أقوم بالأفضل دائماً للوكر حتى قابلتها |
Ama en iyisini yapmaya çalıştık | Open Subtitles | و لكن فعلنا أفضل ما لدينا للقيام بالأفضل دائماً |
Benim için en iyisini istediğiniz için minnettarım ama, bana müsaade etmelisiniz. | Open Subtitles | إنصتا, أنا ممتن لكما لإهتمامكما .. بالأفضل لمصلحتي, ولكن |
Ondan bir itiraf koparamayacağız bu yüzden daha iyisini yapalım. | Open Subtitles | نحن لن نستطيع الحصول على اعتراف منه للذلك دعونا نقم بالأفضل |
Şirket'in güvenliğinin elinden bu kadarı geliyor ama her zamanki gibi, Şirket'ten daha iyisini yapabildik. | Open Subtitles | وهذا أفضل ما حصلنا عليها من أمن الشركة ولكن أنتم تعرفون أننا نقوم بالأفضل بالمقارنة مع الشركات |
Elbette Beyaz Saray'a başkan olan herkes ülkesi için sadece en iyisini ister. | Open Subtitles | أظن أن أي أحد أتى إلى البيت ألبيض كرئيس، يرغب بالأفضل لبلده. |
Senin için gerçekten en iyi olanı istemiş. | Open Subtitles | أرادت حقاً أن تقوم بالأفضل لمصلحتك |
Genel olarak empati testi olarak kabul edilir ve bunda yüksek puan elde eden gruplar Daha iyi sonuçlar verdi. | TED | إنه بصورة عامة يُعتبر اختبار للتعاطف، و المجموعات التي سجلت بشكل عالي فيه قامت بالأفضل. |
Bir çocuğa yanlış ile doğru arasındaki farkı öğretirsiniz, ve sonra en iyisinin olmasını ümit edersiniz. | Open Subtitles | تعلم الفتى الصواب من الخطأ ثم لا تملك سوى الأمل، لا تملك سوى الأمل بالأفضل. |
O anda anladım ki kapalı kapılar ardında birileri benim lehime tartışmalı, durumumu öyle bir sunmalı ki masanın etrafındaki diğer karar vericiler benim için en iyi olacak cevabı versinler. | TED | عرفت في تلك اللحظة أن شخصًا ما يجب أن يكون خلف الأبواب المغلقة يجادل نيابة عني، يقدم المحتوى بطريقة بحيث أن صناع القرار حول الطاولة يجيبون بالأفضل لصالحي. |