"بالألماس" - Translation from Arabic to Turkish

    • elmaslarla
        
    • elmas
        
    • kenarlı
        
    • elmasları
        
    İyice yıpranmıştı... .. hediye olsun diye elmaslarla yeniden süslettirecektim. Open Subtitles أردت أن أطرزها بالألماس لأرتديها على المسرح
    Çalıntı elmaslarla bir ilgisi olmadığını düşünürse gider. Open Subtitles لو إعتقد أنه لا علاقة لذلك بالألماس المسروق.
    O elmaslarla gitme şansı vardı ve gitmedi, bana göre onunla ilgili bir sorunum yok. - Benim var ama. Open Subtitles كانت لديها الفرصة للهرب بالألماس لكنها لم تفعل رغم قلقي فليس لديّ مشكلة
    Hepsi elmas, bira kutuları ve kraliyet ipleriyle karıştırılmış plastik kristaller içeriyor. TED إنهم يحوون كريستالات بلاستيكية ممزوجة بالألماس علب البيرة والحرير الملكي جميعهم في مشهد واحد
    Antika, art deco platin, Avrupa kesimi elmas ve inci kolye. Open Subtitles تحفةٌ من من البلاتين المزخرف عقد اوروبي مرصع بالألماس واللؤلؤ
    Ne demek elimde pırlanta kenarlı kartvizit yok. Open Subtitles ما الذي تعنيه، بأن ليسَ لديك بطاقة أعمال بالألماس مرصع؟ حسنٌ , ماذا عن منقش وعاجي؟
    Zeki bir katil, Mavi Orkide'yi suçu masum bir adamın üzerine yıkmak için kullanır ve küçük elmasları elinde tutardı. Open Subtitles القاتل الذكي سيستخدم الأوركيد الأزرق لتلفيق تهمة قتل لرجل بريء ويحتفظ بالألماس الصغير.
    elmaslarla kaplı dev bir kadife battaniye gibi. Open Subtitles وااو , انها تشبه غطاء كبير مُغطى بالألماس
    Ben de ona bağırıp "elmaslarla benim affımı satın alamazsın." dedim. Open Subtitles صرخت:" لا يمكنك شراء الغفران بالألماس"
    elmaslarla parayı takas ediyor. Open Subtitles إنّه يبادل الأموال بالألماس
    elmaslarla birlikte kaçmasına izin mi verdin? Open Subtitles -تركتيه يرحل بالألماس
    "Moreau'nun kanlı elmaslarla bağı tespit edildi." Open Subtitles "المربوط بالألماس الأحمر"
    Onu yanarak bırakıp ve elmaslarla kaçmış. Open Subtitles -تركها تحترق حتى يفلت بالألماس .
    Nişan yüzüğü, bir tenis bileziği, elmas küpeler. Open Subtitles وخاتم الخطوبة، وسوار التنس، والأقراط المرصّعة بالألماس
    Küçük tavuklar, elmas çatallar, markalı sodalar. Open Subtitles دجاجات صغيرات، شوك مرصعه بالألماس و مشروبات غازيه بماركات شهيره
    elmas kaplama cep telefonundan tut... Open Subtitles كل شيء من غلاف الهواتف الخلويه المرصعه بالألماس
    3 karat elmas kaplama nişan yüzüğü mü? Open Subtitles لقد قلت أنها خواتم زفاف مرصعة بالألماس عيار 3 قيراط؟
    Tek ipucu, arabada bulunan elmas bir yüzük. Open Subtitles هو الذي وجد بداخل السيارة عبارة عن خاتم على شكل تاج مرصع بالألماس
    Kız olduğu ise elmas bir yüzük sayesinde tespit edilebildi. Open Subtitles هو الذي وجد بداخل السيارة عبارة عن خاتم على شكل تاج مرصع بالألماس
    Ne demek elimde pırlanta kenarlı kartvizit yok. Open Subtitles ما الذي تعنيه، بأن ليسَ لديك بطاقة أعمال بالألماس مرصع؟
    O, aşağılık suçluların, saf ve güzel elmaslarının satışından kazandıkları pis paraları değiştirmelerine yardım eder banka hesaplarını bulmak kolay ama kasadaki elmasları bulmak zor. Open Subtitles يقوم بمساعدة المجرمين الخبثاء بتصفية ملايينهم إلى ألماس جميل ونقي من السهل العثور على حسابات بنكية ولكن من الصعب الحصول على خزائن مليئة بالألماس

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more