O zaten sıradaydı, arabasına benzin almaya gitti. | Open Subtitles | كان في الصف خرج فقط لملأ سيارته بالبنزين |
Merhaba. Dinle, benzin paramız var. Nereye gidiyorsunuz? | Open Subtitles | مرحباً , أسمع , أنا لدى المال الخاص بالبنزين أين انت تتجه ؟ |
benzin ve terebentini denedim, ve garaj gibi kokmaya başladı. | Open Subtitles | لقد حاولت إزالتهُ بالبنزين و زيت التربنتين و رائحتهُ تبدو كالكراج الآن |
Onunla, Cadillac'ına benzin doldururken tanıştım. | Open Subtitles | قابلتها في الحقيقة حين كانت تملأ الكاديلاك بالبنزين |
Katalitik dönüştürücülerden önce yapılmış bir model... onun için normal benzinle pek güzel çalışıyor. | Open Subtitles | موديلها قديم لذا هي تمشي جيداً بالبنزين العادي |
benzin istasyonuna uğrayıp benzin almaya karar verdim. | Open Subtitles | عندما قررت التوقف لتعبئة السيارة بالبنزين |
Bu külüstürde hiç benzin yok mu yoksa? | Open Subtitles | هل ملأتي هذة الخردة بالبنزين أم ماذا ؟ ؟ |
Sanıyorum benzin dolandırıcılığı da var. | Open Subtitles | ويمكنني التخمين ان هناك حيل ذات صلة بالبنزين كذلك |
Ağzım benzin doluyken, dilimi çiğneyip yerim | Open Subtitles | أنا أفضل أن أمضغ لساني مع فم مليء بالبنزين |
Biri uzaktan patlatıldı. Diğeri petrol dökülmüş, benzin tankından çıkan bir bezle patlatıldı. | Open Subtitles | و الأخرى كانت بخرقة مبللة بالبنزين بخزان الوقود |
Budist olmasından dolayı, üzerinde turuncu bir giysi var ve her tarafı benzin içinde. | Open Subtitles | في الزي البرتقالي لرتبته البوذيه و قد أغرق نفسه بالبنزين |
Oh, bu benzin kokusu. | Open Subtitles | أوه، هذا البنزين لقد ملئتُ السيّارة بالبنزين |
Bayım, sizden daha fazla para almayı biz de isteriz... ama benzin döşemenin altına geçmiş. | Open Subtitles | سيدي، سيدي، نود أخذ المزيد من مالك ولكن لديكَ أرضية منقوعة تماماً بالبنزين |
Her tarafım benzin oldu. Kollarım, bacaklarım, kasıklarım. | Open Subtitles | فجأةً أصبحتُ منقوعاً بالبنزين أعني، ذراعيَّ، قدماي وفخذاي |
Hayır, zamanımız yok. Daha benzin alacağım. | Open Subtitles | لا، لا ليس لدينا وقت احتاج لتعبئة السيارة بالبنزين |
Hatta elinde dolu bir benzin bidonu ve kibrit kutusu yakalasan bile sonuç elde etmek zordur. | Open Subtitles | و حتّى إن ألقيتِ القبض على شخص ممسكاً بعلبة مليئة بالبنزين و صندوق كامل من أعواد الثقاب , فمن الصعب أن تثبتي ذلك |
Biliyorum. Basın toplantısı düzenledim. Sonra da benzin aldım. | Open Subtitles | أجل، أنهيت المؤتمر الصحفي ومن ثم ذهبت لتبعئة السيارة بالبنزين. |
- Kiralama izinleri benzin tarifeleri falan, bilirsiniz işte. | Open Subtitles | -مع قصة رخص الإيجار والأقتصاد بالبنزين, تعرف قصدي |
Depoyu kurşunsuz benzinle doldurur musunuz lütfen? | Open Subtitles | هلا ملأتها بالبنزين الخالي من الرصاص من فضلك |
Tuzağa düşürülmüş gibi, benzinle ıslanmış, yanıyor ve çığlık atıyorsunuz. | Open Subtitles | أنّى لك أن تفتح الأبواب؟ ستُحاصر داخلها، مختنقاً بالبنزين ومحترقاً وتعلو بالصياح |
Hızlandırıcı etken olarak botun benzinle ıslatılması görülüyor. | Open Subtitles | هنالك بعض الآثار تشير إلى أنّه تمّ إشعال القارب بالبنزين |